“Demirören’e çifte kredi mi verildi?”

BEKAROĞLU’NDAN BİR CAN SIKACAK SORU DAHA
Bekaroğlu “Demirören’e çifte kredi mi verildi?”
“Bu bir bozulma, çürüme ve kokuşma, eskilerin ifadesiyle tefessüh halidir”
Haber:Hayati Akbaş
ANKARA-CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, Demirören’e Doğan
Grubunun satışı sırasında verilen kredinin kamuoyunun bildiğinden daha yüksek
olabileceğini söyledi. Demirören’e ayrı ayrı iki kredi verildiğini, ipotek gösterilen
arazinin imar değişikliği ile ticaret ve konut alanına dönüştürülerek imar vurgunu
yapıldığını, mahkemenin imar değişikliğini iptal etmesi sonrası krediye karşılık ipotek
gösterilen arazinin değerinin düştüğünü ifade eden Bekaroğlu, ödenmeyen krediye
karşılık ipotek gösterilen araziye el koyan Ziraat Bankasının büyük bir zarara
uğratıldığını kaydetti.
TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda
bulunan Bekaroğlu, 1990’ların sonundaki görüntü ile bugünkü görüntünün
benzerlikler taşıdığını, o zaman da mafya, siyaset, bürokrat ve medya arasındaki kirli
ilişkilerin ortaya çıktığını söyleyen Bekaroğlu, bunun tam bir bozulma, çürüme ve
kokuşmuşluk hali olduğunu belirtti.
Ankara Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Esat Toklu’nun, “milyonluk araba ile
işe gidip geliyor” şeklindeki ithamlara verdiği “Hakim ve savcıların yüzde 25’i benden
daha pahalı arabalarla geliyor adliyelere” cevabının bir itiraf anlamına geldiğini
kaydeden Bekaroğlu, “Ne demek bu? Yani, adliyede çalışan, yargıda görev yapan
hakim ve savcıların yüzde 25’i milyonluk arabalarla gidiyormuş adliyelere. Bunu bir
yargıç söylüyor. Esat Toklu, biliyor ki söylüyor. Birinci sınıfa çıkmış bir yargıç 20 bin
lira civarında maaş alıyor. Ortalama hakim maaşı 15 bin lira. 15 bin lira maaş alan bir
adam 2,5 milyon liralık bir arabayı ne kadar zamanda alabilir? Mümkün değil. Bu
yargıcın, yargının yüzde 25’inin milyonluk araçlar kullandığını söylemesi bir itiraftır.
Dededen babadan kalan bir servet yoksa ‘yargının yüzde 25’i rüşvet alıyor’ anlamına
geliyor bu. Bunun derhal, bir araştırma komisyonu mu kurulacak, başka bir yolla mı;
araştırılması gerekiyor. Bu çok korkunç bir çürüme, kokuşma, eskilerin ifadesiyle
tefessüh halidir” diye konuştu.
1990’ların sonunda da milletvekili olduğunu ve o zaman da mafyanın,
siyasetle, medyayla, bürokrasi ile iç içe geçmiş olduğunu, kirli ilişkilerin ortaya
çıktığını, Susurluk kazası ile pisliklerin ortaya saçıldığını söyleyen Bekaroğlu, 20 yıl
sonra şimdi de aynı durumla karşı karşıya gelindiğini vurguladı.
VEYİS ATEŞ’İ SORGULAYACAK BİR SAVCI YOK MU?
Veyis Ateş’in kara para aklama suçundan aranan bir şahısla olan
konuşmalarının kamuoyuna yansıdığını hatırlatan Bekaroğlu, “Bir gazeteci,
Türkiye’de mal varlığına el konulmuş, aranan birisiyle konuşuyor, ‘10 milyon avro
verirsen sorununu çözerim’ diyor.
Adam “Nasıl güveneceğim” diye soruyor. “Para iş bitene kadar bende duracak,
merak etme” diye cevaplıyor.

Türkiye’de hiçbir şey olmuyor. Bir tane savcı bu gazeteciyi çağırmadı daha.
Veyis Ateş gözaltına alındı mı, ifadesi alındı mı? Ne oluyor? Bütün savcılar Ankara
Bölge İdare Mahkemesi Başkanının söylediği gibi milyonluk arabalarla adliyeye
gelenlerden mi oluşuyor? Bitti mi bu ülke?” diye konuştu.
Bütün bu pis işlere bulaşanların bekacılık, millicilik, milliyetçilik, şehitçilik,
vatancılık yaptığını ifade eden Bekaroğlu, “Bir ülkede adam diyor ki, 10 milyon avro
rüşvet vereceğim. Bu gazeteci kimin adına aracılık yapıyor, bu parayı kimler için
istiyor; hangi siyasetçi, hangi yargı mensubu için?” dedi.
DEMİRÖREN’E ÇİFTE KREDİ Mİ?
2018’de Doğan Medya Grubunun el değiştirdiğini hatırlatan Bekaroğlu, şöyle
devam etti: “Doğan Medya Grubu Demirören’e geçti. Nasıl geçmişti, hatırlayın: Ziraat
Bankasından alınan yüksek (1 milyar dolara yakın) bir kredi ile Demirören’e geçmişti.
Bu para sizin paranız, Ziraat Bankası devlet kuruluşu. Tarımı geliştirmek, çiftçiyi
desteklemek için kurulmuş bir banka. Bu para battı, karmakarışık işler var. 2018
yazında Demirören Grubu –Kemer Yapı Turizm AŞ diye bir şirketi var, bu şirket
adına- Ziraat Bankasından Haziran ayında 300 milyon dolar, birkaç ay sonra Ağustos
ayında 1 milyar 118 bin 330 TL karşılığında arsasını ipotek ediyor. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı, spor alanı olan o arsayı imar değişikliği yaparak ticaret ve konut alanına
çeviriyor, bu şekilde imar rantı oluşturuyor. Sonra orada oturan insanlar, Kemer
Country’nin mukimleri mahkemeye veriyor, mahkeme bu imar değişikliğini bozuyor.
Böyle olunca Ziraat Bankası bu arsaya el koyuyor. Sonra sanki konut yapılıyor gibi
satışa çıkarıyor. Mahkeme bu satışı da iptal ediyor. Böylece büyük bir zarar oluşuyor.
Bunları sorduğumuzda bize “ticari sır” diye cevap veriyorlar. Bunlar ticari sır filan
değildir. Bunun hesabını Berat Albayrak da verecek, Lütfi Elvan da verecek, herkes
verecek.”
MİLLETİN PARASI TİCARİ SIR OLUR MU?
“Ben buraya Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları adına seçilip milletvekili olarak
geldim. Onların hakkını hukukunu korumak, vergilerinin nereye gittiğini sormak için
buraya geldim. Ben görevimi yapmak istiyorum, “Ticari sırdır” diyor. Edepsizler,
hırsızlık yapıyor, bu hırsızlığı sorduğumda “Ticari sır” diyor. Öyle bir ticari sır yoktur.
Hırsızlıktır bu, milletten çalmaktır, tüyü bitmemiş yetimin hakkını almaktır. Bütün
bunların hesabını verecekler. Bunların hesabı en kısa zamanda sorulacak. Başka
türlü bu ülke devam edemez.”
MİLLETİN PARASINI ÇALANDAN MİLLİYETÇİ OLUR MU?
“Bekaymış, bunların hepsi milliyetçi. Batsın böyle milliyetçilik, sizin nereniz
milliyetçi? Milletin parasını çalanlardan nasıl milliyetçi olur? Bunlar şehitçi, şehit
kanına ekmek doğrayan şehitçiler hepsi! Çıkıyorlar bizim karşımıza, “ama şehit, ama
vatan, ama beka” diyorlar, hepsi yalan.”
DEMİRÖREN GRUBU VARLIK FONUNA MI AKTARILACAK?

“Buna benzer numaralar daha önce Türkcell’de de yapılmıştı. Türkcell Varlık
Fonuna aktarılmıştı, acaba Demiören Holding de böyle mi olacak? Hani
özelleştirmeden sonra kamulaştırma dönemine mi geliyoruz? Demirören de Varlık
Fonuna mı aktarılacak? Şu anda tartıştığımız para, Demirören Grubunun Ziraat
Bankasından almış olduğu para Doğan Grubunun devrinde alınan krediden mi
ibarettir yoksa önce 300 milyon dolar, sonra yuvarlak olarak 1 milyar 200 milyon TL
olarak ipotek edilen paraya mı karşılıktır? İki tane kredi mi var? Bunu resmi olarak
Hükümete, bakana sorduk ama buradan kamuoyuna da soruyorum; bilinenden daha
fazla para mı aldılar, daha fazla mı tırtıkladılar?”