Ektiğimizi biçiyoruz

-TOPLUMCA, YÖNETİMCE DÜZELMEK İÇİN İLK ÖNCE AYNAYA BAKMAK LAZIM-
Nevzat AKSOY
Kişi ve kişiler içinde yaşadığı toplumun aynası-
dır.Bu vatan , ve devlet  içinde barındırdığı
kozmopolitik insan manzaralarıyla ülkenin kaderini, talihini belirlemede,
önemli birer aktörlerdir.
         Toplum, yaşam, yönetim, kısacası hayatı-
mızı bir atmosfer gibi kuşatan tat ve lezzetleri,
bu kozmopolitik insan etkileşimleri, bu etkileş-
menin olumlu ve olumsuz yansımaları sonucu
şekillenen bir toplum ve buna paralel nasibini,
rengini bu yaşam öyküsünde nakş eden bu
toplumun sahipleri.Toplum insanların hayat ve
yaşamlarından bağımsız değildir.İnsanlar bir
toplumun çekirdeğini, bu toplumda ne ekerler-
se, onu biçecekleri bir yaşamla karşılaşacağı
gerçek muhataplarıdır.Yaşam boyu insanoğlu
hep yakınma, dert yanma, şikayet etme, iyi bir
yönetim, ve insanca yaşama gibi talebleri ol-
muştur, yaşam ve hayat devam ettiği müddet-
çede bu şikayetleri hep de devam edecektir.
       Tabiki insanoğlunun sınır tanımayan istek,
arzu ve şikayetleri, gene kendileriyle bağlantılı,
bir yaşamının  önüne getirdiği süreçlerdir.Biz-
ler, kedimizi sorgulamadan, yanlış ve hataları-
mızı düzeltmeden, mükemmel bir yaşam ve
hayata yelken açamayacağız, hayatımız hep
soru işaretleri ve tamamlanmamış sorun ve
çalkantılarla iç içe olacak, kendimize bir türlü
gelemeyeceğiz.Biz nasıl bir hayatı, yaşam ve
yönetimi istiyorsak; topluma ve yaşama zuhur
eden eylemlerimiz, fikir ve düşüncelerimiz, sa-
vunduğumuz doğru ve yanlış  hayat felsefemiz
hayatımızın yansımasını, bir ayna gibi yaşantı-
tılarımızda yaşıyor, ve  bir nevi yaşananlar, ya-
şatılanların  bir yansıması olarak önümüze çık-
maktadır.  Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz
, nasıl ölürseniz öyle haşrolursunuz. (Hadis-i
şerflerinde nakl edildiği gibi, insanların yaşa-
yış tercihleri, sonlarından bağımsız değildir.
          Hayat, âdeta bir bardağı dolduran
damlalar gibidir. Son nefes de, bardağı taşıran
son damladır. Bardaktaki suyun berraklığı,
damlaların berraklığına bağlıdır. Cenâb-ı
Hakk’ın huzûruna tertemiz çıkabilmek için, o
damlaların günah ve mâsiyet çamuruyla
kirletilmemesi elzemdir.Bu dünyada nasıl bir
bardaktaki suyun berraklığı, damlaların ber-
raklığına bağlıysa, tezat olarak yaşantı ve ey-
lemlerimizin doğru ve yanlış bir sürüncemenin
hayatlarımıza bir yansımasıdır.
       Bugün yönetimlerimizde adelet ve hizme-
tin yerini, ticaret ve aldatmaya, toplumları ol-
luşturan insanların acıma ve merhamet duygu-
larını kaybetmeye.Bu değer yargılarının kaybe-
dilmesi sonucu, kardeşin kardeşe, anne ve ba-
banın evlada, evladın anne babaya, komşu
komşuya, akrabanın akrabaya, arkadaşın arka-
daşa, saygı, sevgi, ve acıma ve merhamet ka-
relerinin zayıfladığı, ve bağların gittikçe yok ol-
duğunu görüyorsak, bu nedenleri uzaklarda
değil kendimizde aramalıyız.Acı duyabiliyorsan
canlısın, başkasının acısını duyabiliyorsun in-
sansın.
           Bugün yönetilemiyorsak, acı duymuyor-
sak, göz pınarlarımız kurumuşsa, bir ekmeği
bölüşemiyecek duruma gelmişsek, bir aynanın
karşısına geçip kendimize bakmamız lazım.
Göreceğimiz gerçekler, sorgulanan hayatın ta-
mir ve hatasının bizde olacağını göreceğiz.
Saygı ve sevgilerimle