ÇGD:Türkiye’de gazetecilik can çekişmektedir

Çağdaş Gazeteciler Derneği  Genel Yönetim Kurulu 24 Temmuz Gazeteciler gününü nedeniyle yayımladığı mesajda ; Bu halde nasıl bayram kutlayalım? Meslektaşlarımız cezaevinde, bizler mahkeme koridorlarında, soruşturma tehditleri altında nasıl bayram kutlayalım? dedi.

ÇGD yayınladığı mesajda şu görüşlere yer verdi:

-Açlık seviyesinde maaşlarla çalışırken, sokakta polisin şiddeti, işyerinde patronun-müdürün tacizi, siyasetçilerin, iktidar yandaşlarının her gün hedef gösterip karalaması altında mı bayram kutlayalım? Tazminatsız kovulurken, mahkemelerde bile hakkımızı arayamazken mi bayram kutlayalım? Ya da basın kartı alabilmek için bile mahkeme mahkeme dolaşmak zorunda kalırken mi? Bu haberi yaparsam mutlaka dava açılır, bu yazıyı yazarsam işten atılabilirim, bu soruyu sorarsam sonuçları iyi olmayabilir diye her dakika kendimizi uyarmak zorunda kalırken nasıl bayram kutlayalım?

Kimse kimseyi kandırmasın. Türkiye’de gazetecilik can çekişmektedir. Kutlanacak bayram yoktur.

Bu anlamlı günü bayram yapacak olan basın özgürlüğü mücadelemiz ve örgütlü gücümüzdür. Gazeteciler nasıl kamu yararı için ilkelerine bağlı kalmak zorundaysa yine aynı fayda için, ve aynı kamusal sorumlulukla bir araya gelecek, daha güçlü mücadele verecek, özgür bir medya düzeni kurulacaktır. Ve işte ancak o gün basının bayramı olacaktır.

ÇGD GENEL YÖNETİM KURULU

TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu’da yayınladığı mesajda:

”Basında sansür vardır, bayram yoktur’görüşlerine yer verdi.

TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi nin bildirisi şöyle:-

Basında sansürün resmi olarak kaldırılışının 113. yıldönümünü,  gazetecilere yönelik baskı ve sansürün en üst seviyede olduğu, Anayasa’ya aykırı genelgelerle basının susturulmaya çalışıldığı, haber peşinde koşan gazetecilerin yaşam haklarına saldırıların başladığı bir dönemde karşılıyoruz.

Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 153’üncü sırada yer alan Türkiye’de,  38 gazetecinin hala cezaevinde olduğu bir dönemde bayram yoktur sansür vardır. Bu sansür sadece habere dair değil, halkın gerçeğe ulaşmasına dairdir. Yaptıkları haberler nedeniyle soruşturmalara uğrayan, cezaevi tehditleri alan, aldıkları destekler için ajanlık suçlaması ile karşı karşıya kalan gazeteciler, iktidara yakın medyaya verilen reklam destekleri, kapatılan pek çok yayın organı ve televizyonlar,  iktidarın tek sesli medya yaratma süreci göstermektedir ki, sansür genelleşmiş, topyekun bir halk, yalana mahkum edilmiştir.