Boşa çıkan vaatler….

Değerli okuyucularımız.
     Hep sonuca  ulaşma odaklı, verilen sözler,
vaadler, yerine getirilmeyen umutlar, insanlığı
hayal kırıklığına uğrattığı gibi, büyüme ve ge-
lişmeye müsait bir ülkenin de önünü tıkamakla
da kalmayıp, makus talihini de etkilemektedir.
       Bilinen kıssadır: Kral, dondurucu bir kış
mevsiminde gecenin soğuğunda nöbet tutan
muhafıza “Üşümüyor musun?” diye sorar.
Muhafız “Ben alışığım Kralım” cevabını verir.
Kral, “Olsun sana sıcak elbise getirmelerini
emredeceğim” der ve gider. Ancak bir süre
sonra içeri girdiğinde emri vermeyi unutur.
Ertesi gün duvarın yanında muhafızın
soğuktan donmuş cesedini görürler; duvara
da bir şeyler karalanmıştır ve şu yazmaktadır:
“Kralım soğuğa alışkındım; fakat senin sıcak
 elbise vaadin beni öldürdü.”Vaat, ümit
doğurur. Vaat gerçekleşmezse ümit kırılır.
Ümidi kırılan kişinin artık hayat bağı da
kopmuştur.İnsanlar niçin yapamayacakları
şeyleri söylerler ya da söyledikleri şeyleri
yapmazlar?
        İşte değerli okuyucularımız yukarıdaki kıs-
sada görüldüğü gibi, umut vererek bir yere, ve
yönetime geldiğini zaneden iradeler, aslında
hep kazandıklarını sanırlar, halbuki engellerini
aşmak ve amaca ulaşmak için verdikleri beyan
ve sözleri unutarak, daha doğrusu yapmaya-
rak, yönetimleri altındaki milyonlarca umut
bekleyen insanları da hüsrana uğratarak, bü-
yük  bir suç işlemiş olup, bir nevi insanları al-
datarak, saadet bulacaklarını mı zanederler?
      Genelde ülkeyi yönetenler , ülkeyi yanlış politikalar, ve
yönetimler sonucunda, tehlike çanları çalmaya baş-
ladığını görünce, hemen frekans değiştirip,
sözde yeni reformlar uygulayacaklarını, yargı,
ekonomi, ve demokrasiye önem vereceklerini,
dillerine pelesenk yaparlar.
Bu günkü iktidar da  zor duruma düşünce  aynı yol ve yönteme başvuruyorlar .
Peki şimdi bu millet
sormaz mı daha önce nerdeydiniz?Yoksa bu
ülkeyi uzaylılar mı yönetti.Bunca geçen  zaman
diliminde, aydınların, muhalefetin, yazarların,
hayat şartları altında ezilen, ve geçinemeyen
bu vakur insanların yükselen çığlık sesine ve
uyarı ve ikazlarına, yıllarca  niye kulak tıkadınız.
       Peki şimdi sizlere soruyorum? Haksız yere
yargısız infaza maruz kalan , suçlu ile suçsuzu
ince elekten geçirmeden içeride yatan masum
insanlarımızın ahını, işsizlik ve yoksullukluktan
hayatları, ve umutları yıkılan bu insanların göz-
yaşlarını, sizler rahat bir hayat yaşarken, bir
parça ekmeği evine götürebilme savaşını ver-
meye çalışan bu insanlara, nasıl bir vicdanla
hesap vereceksiniz.
        Kusura bakmayın suçlusunuz.Başta size
güvenip, size iktidar ödülünü veren bu millet
günü gelince yapılacak ilk seçimlerde yönetme emanetini devir almasını da bilir.
Sevgi ve saygılarımla