KADIN CİNAYETLERİ,

  Nevzat AKSOY
   Değerli okuyucularımız,
21.yüzyılın Çağdaş, modern, ve muasır mede-
niyetler seviyesinde gittikçe yol kateden bir
Türkiye’nin, eskiden az da olsa var olan kadın
cinayetlerinin, son yıllarda alevlenmesi ve hun-
harca işlenen cinayet vakalarının start alması,
aslında her ne kadar çağdaş medeniyetler se-
viyesine yaklaşsak ta, ülkemiz adına yaşanan
bu cinayet vakaları, ülkemiz ve devletimizi, ka-
ralamayla da kalmayıp, halen ülkemizde bazı
kesimlerin ahlaki bazı değerlerin çökme gös-
terdiği gerçeğini de gözler önüne sermektedir.
     Peki gündemimizi meşgul eden, Türk toplu-
mu ve devletinin vicdanlarında derin yaralar
açan, bu ahlaki  çöküntü ve deformasyonu
bertaraf etmek için ne yapmalıyız, ve hangi ön-
lemleri almalıyız?
.
Bu toplumsal yaşanan
kadın cinayetlerinin, hepimizin bir ayıbı, kalbi-
mizi ve vicdanlarımızı derin yaralayan, ahlaki
değerler olarak bir kez daha kendimizi sorgu-
lamamız gerektiren, vicdansal olarak kendimi-
zi sınamayı gerektiren bir sınavımızdır.
Bu sı-
navdan başarılı bir şekilde çıkmak, kanayan
yaramızı  ve vicdanlarımızı rahatlatmak için, bu
nehoş olan vakaları bitirmek adına ortak çö-
zümler aramak, sorunun ana nedeni üzerinde
fikirler üreterek, bu istenmeyen utanç tabo-
sundan bir an önce kurtulmak olmalıdır.
    Kadın  Cinayetlerini Durduracağız Platfor-
mu’nun (KCDP) hazırladığı rapora göre 2019
yılında 474 kadın öldürüldü.2018 yılında da
440 kadın öldürülmüş ve failleri en yakınları
çıkmıştı.
2019 Kadın, Barış ve Güvenlik Endeksi araştır-
masına göre kadınlar için yaşam kalitesinin en
yüksek olduğu ülke Norveç olurken, 167 ülke-
den gelen verilerin baz alındığı araştırmada
Türkiye 114. sırada yer aldı.
Küresel Cinsiyet Eşitsizliği raporuna göre de
Türkiye 153 ülke arasında 130.oldu. Kadınlar
öldürülmedikleri bir dünya özlemini ise her
platformda haykırdı.
      Bir müminin kanını dökmekte tüm yer ve
gök ehli ortak olsalar Allah hepsini cehenneme
koyar.
Allah’a ant olsun insanlar üzerine bir zaman
gelecektir ki: öldüren niçin öldürdüğünü ölen-
de niçin öldüğünü bilmeyecektir.
Bir müminin öldürülmesinde yarım kelimeyle
de olsa yardım eden, mahşere,alnında sürüle-
çektir.
Yukarıdaki hadisi şeriflere bakarak ta cana kıy-
manın ne kadar günah ve affı olmadığını gös-
termektedir.
      İşte günümüzde cinayetlere sahne olan bu
kokuşmuş zihniyetlere prim vermemek, hem
de ahlaki deformasyonları telafi etmek bakı-
nından,  bireysel,toplumsal, ve devletsel olarak
üstüne düşen görevleri layıkıyla yerine getirme
si  gerekir.Toplumların ıslah edilmesinde ve ah-
laki çöküntünün ilacı, dini ve ahlaki değerlerin
rolü büyüktür.İlk eğitim aileden verilen terbiye
ile başlayıp, okul eğitim hayatıyla öğretmenle-
rin verdiği bilgi ve öğretimlerle perçinleşip
sağlam edepli ve imanlı nesiller yetiştirilmesin-
de büyük hassasiyetler gösteren bilinçli eği-
timcilere de ihtiyaç vardır.Devletimizin de
Sosyal, hayatın devamı  sosyal çalkantılara
mahal vermeyecek politikalarla bireylerin eko-
nomik hayatta topluma kazandırıp  işsizlik
ve yoksulluğa savaş açarak, günden güne ar-
tan bu tabloyu aşağılara çekmeli.Dini, ahlaki,
ve ekonomik anlamla ıslah edilen bir toplum
kolay kolay, fenalık ve kötü olaylara yeltenmi-
yeceklerdir.
     Tabiiki cinayet olaylarının tavan yapması
devletin  ceza kanunlarının caydırıcılığı ile de
İlişkilidir.Devlet cinayet işleyen bireylere caydı-
rıcı cezalar vererek,böylece tüm akıl sahipleri:
tüm dünyaya bedel olan bir cana kıyana veri-
len ve daha fazla canları korumayı ve hayatta
tutmayı  amaçlayan kısas ve idam cezasının ne
büyük bir nimet olduğunu anlamış oluyorlar.
Saygı ve sevgilerimle