ZEYTİN HAYAT AĞACIDIR

ZEYTİN HAYAT AĞACIDIR

YAHYA AKSOY
Mitolojik efsanelerde, kutsal kitaplarda,destanlarda, şiirlerde,doğa ve insanla ilgi bilimsel eserlerde adı
hep en başta geçen zeytin ağacı, hayat ağacı olarak tanımlanır. Zeytin ağacı hayatın simgesi ve hayat
kaynağıdır, Efsaneye göre , Apollon ve Kyrene’nin oğlu,güneş,sanat, müzik,şiir ve hitabet tanrısı
Aristaios, zeytinden yağ çıkarmayı icat ederek insanlığa armağan etmiş.
zeytin ağacı hayata en büyük desteği veren kutsal bir ağacıdır. Ayeti ve Duası vardır.”Sizin için
hurma,incir ve zeytin ağaçları yarattım” ilahî buyruğu bunun en kutsal ifadesidir.Zeytin ağacı, zeytin yağı
ve zeytinden üretilen diğer ürünler,ilaçlar,kremler, şampuanlar, sabunlar halkımızın ve tüm insanlığın ilk
sırada tercihidir.Tüm insanlığın gözdesi, hayat pınarı ve uzun ömrün temel gıdası Akdeniz Mutfağı’nın
temeli zeytin yağına dayanır.
!995 yılında Kültür Bakanlığı Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürü olarak
sorumluluğumda “Uluslararası Akdeniz Mutfağı Kongresi”Mersin’de bir hafta süreyle yapıldı. Tüm
Akdeniz Ülkelerinden iki yüzün üzerinde aşçıları, mutfak yazarları,gazeteciler ve ilgili yöneticiler
katıldı.Uygulamalar, bildiriler ve öneriler iki cilt kitap halinde basıldı. Bu eserleri, tüm ilgililerin okumalarını
ve zeytin’in dünyadaki yankılarını bilmelerini dilerim. Bütün dünyada bu denli baş tacı edilen zeytin
yağının kaynağı hayat ağacı zeytin ağacına kimse kıyamaz. Zeytin ağacına balta vuran el onmaz.
Yasalarla onları korumak varken ,yasalarla zeytin ağaçlarını yok etme yolunu açık tutmak ,zeytinlikleri
yok ederek yerine sanayi tesisleri kurmak, ilahî, doğal ve tarihi gerçeklerle bağdaşmamaktadır.İnsanlık
için kutsal yerde bilinen ve tutulan zeytin ağacı iyi tanınmalıdır. Zeytin ağacına kıyanlar, insanlığa kıymış
olurlar. İnsan unutmaz, doğa affetmez…
Türkiye Barolar Birliği ,yıllar önce ” HAYAT AĞACI PROJESİ” ile gençlerimiz arasında yaygınlaşan
uyuşturucu kullanımına dikkatleri çekmek ve bu alanda aydınlatıcı programlar, tiyatro oyunları ve
konferanslarla halkımıza yardımcı olmayı amaçlamış ve çok anlamlı ve yerinde bir projeyi geçtiğimiz
yıllarda hayata geçirmiştir.. Kaybolmak üzere olan hayatlara hayat vermek ve bir ağaç gibi yeşerterek
geliştirmek hedefine bu güzel projelerle varılabilir. Genç ve yaşlı tüm halkımız buna gönülden destek
vermiştir.
Uygur ve Altay Türkleri arasında ağaçlara inanma geleneği de bulunmaktadır. hasta tedavisi yapan
şamanın elinde elma ağacından bir sopa bulunmakta, elma kötü ruhlu olmayan sihirli bir ağaç
sayılmakta. Kötü ruhları kovmak için elma ağacı ve elma kurusunu kullanarak tütsü yapılmaktadır.
Uygurlar yaşlı, yalnız ağaçları kesmezler ve yanlarından at yada eşekle geçerken, hayvan üzerinden

inerek ağaca olan saygılarını gösterirler. Kaşgarlı Mahmud’un diktiğine inanılan Kaşkar Opal’daki “Hay-
hay Terek Ağacı” bin yıllık bir tarihe sahip bulunmaktadır. Halk yüzyıllardır bu ağacı ziyaret ederek

hürmet göstermekte. Uygurlar arasında dut ağacı dikmek hayırlı-uğurlu bir iş sayılmakta ve her aile

bahçesinde veya her mahalle de birçok dut ağacı bulunmakta. ( Uygur Folkloru- Abdulkerim Rahman-
KB y. sayfa :142-1996)

Estonya’nın Ankara Büyükelçisi Volmer, Estonya Cumhuriyeti’nin 90. kuruluş yıldönümü dolayısıyla
Ankara’nın -Hasanoğlan beldesi’nde düzenlediği “hatıra ormanı kurma ” ağaçlandırma çalışmasında
şunları söylemiş:
“Eski zamanlarda Estonya’da ağaçlar bir tapınma aracı olarak kullanılırdı.Hristiyanlığın kabülünden yüz
yıllar sonra bile halâ bir çok Estonyalı ‘ HİİS’ adı verilen ritüellerini, küçük ormanlara giderek
gerçekleştirirdi.Estonyalı köylüler, bir ağacı kesmeden önce mutlaka ondan ÖZÜR dilerlerdi.”
Bin yıl önce Karahanlı hükümdarına, en değerli yol gösterici blgileri sunarak “Has Hacip” baş danışman
unvanını alan Balasagun’lu Yusuf, Kutadgu Bilig -mutluluk Bilgisi adlı eserinde şunları yazmış :
“Ey Hükümdar !
Tanrı her işinde sana yardım etsin. Bu yalan ve boş dünya, eski bir âlemdir; nice beyleri kocattı, kendi
kocamaz…

Bak senden önceki beyler nerede, kudret ve ihtişamları nerede ? Onların nereye gittiğini iyi düşün,senin
de oraya gitmen yakındır…”
Çin,Bizans ve Orta Asya Türk Dünyası yazılı ve sözlü kültür kaynaklarında, pek çok konu yanında
dağlara ve ağaçlara ibadet ve şamanlık konusunda ayrıntılı bilgiler yer almıştır.
Çin’den Arnavutluk’a uzanan ve tarihe damgasını vurmuş, en eski ve en önemli karayolu olan “İPEK
YOLU” üzerinde uzun yıllar yaptığım araştırmaları “TARİHİ İPEK YOLU ” kitabımda harmanladım.
“Sanki balı yağa katarak ” sözünü söyleyen Yunus Emre, “Düşmanınızın dahi insan olduğunu
unutmayınız” diye seslenen Hünkâr Hacı Bektaş Veli, “Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol” diyen Hz.Mevlânâ
ve uzak diyarlardan ülkemize gelerek savaşa katılan ve hayatlarını kaybedenler için ;” Onlar bu

toprakta, canlarınıı verdikten sonra artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır” diyen,ulustan Çankaya’ya gidiş-
gelişlerinde sıhhıye bölgesinde, aracı yavaşlatarak yalnız başına duran iğde ağacını duyumsayarak

izleyen, Yalova’da adına yapılan konuk evi temeline isabet eden asırlık çınarı kestirmeyerek inşaatın
altına konulan raylarla binayı ağaçtan uzaklaştırma emrini veren, bataklıklarda Atatürk Orman Çiftliğini
kuran ,Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, hepimize ışık tutmaktadır.
Sevgi ile güneşten nur alan göz, kin ile kararır, aklın yolunu intikam bulutları kaplarsa yolun sonu
uçurum olur. Her zaman olduğu gibi bunun faturası halka çıkar.Bıçak kemiğe dayanırsa halkın
yaratacağı sosyal dalgalanma kaçınılmaz olur. Çevre ve ülke duyarlılığı bilinci bayraklaşır.
Ağaçlardan, çiçeklerden ve meyvelerden alınacak çok dersler var. Öfkelenenler bu konularda biraz kitap
okumalı, ders çıkarmalı ve değerli şair Memhet Emin Yurdakul’un SAKIN KESME şiirini okumalıdır.
“Ey hemşeri, sakın kesme ! Yaş ağaca balta vuran el onmaz…”zeytin ağacına ve tüm ağaçlara kıymak
hayata kıymaktır.