”Ne yazık ki Türkiye’de yargı gittikçe siyasallaştı”

Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Yönetim Kurulu 2022 Mart ayı Meya raporunu yayınladı.

Raporda şu görüşlere  yer verildi

”Türkiye’de düşünce, ifade ve basın özgürlüğü mücadelesi kapsamında meslektaşlarımı-
za yönelik sansür, tehdit-şiddet, gözaltı-yargılama, özlük haklarında yaşanan kayıplar ile

haberlerde yapılan manipülasyonları kayıt altına aldığımız ve her ay kamuoyuna duyur-
duğumuz ‘Medya İzleme Raporu’nun, 2022 yılının mart ayına ait olan 47’ncisini tamamla-
yarak sizlerle paylaşıyoruz.

Geride bıraktığımız ayda gazetecilere yönelik süre gelen baskılar kesintisiz devam

etti. Yürüyen davalara yenileri eklenirken, yine gözaltılar yaşandı. Gazetecilere yönelik fii-
li saldırılar alelade cezalarla geçiştirildi. Geçen yıl Halk TV’de yaptığı programa katılmak

için gittiği kanal binası önünde 20 kişinin saldırısına uğrayan ve parmakları kırılan gaze-
teci Levent Gültekin’e saldıranların yargılandığı davada tutuksuz sanıklar Muhammed

Emin Kılıç ve Ömer Doğru hakkında ‘kasten yaralama’ suçundan 11 ay 20’şer gün hapis
cezası verildi ancak sanıkların ‘sosyal ilişkileri dikkate alınarak’ indirimli yapıldı, cezalarının
açıklanmasını geriye bırakıldı ve sanıklar hapis yatmaktan kurtuldu.
Son dönemde artış gösteren baskı uygulamalarının başında gelen, haberlere erişim
engeli koyma yetkisi genişletildi. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’na eklenen
hükümle hukuki dayanaktan uzak keyfi erişim engellerine yol açıldı.
Mart ayında öne çıkan konuların başında gazetecilerin birbirinden farklı yollarla hedef

gösterilmeleri, damgalanmalarıydı. Anayasa Mahkemesinin (AYM), farklı yayın politika-
larına sahip yayın organlarının (Evrensel, Özgürlükçü Demokrasi, Yeni Yaşam, Yeni Asya,

Aydınlık, Ortadoğu, Birgün, Milli Gazete, Cumhuriyet, Karar, Özgür Gelecek) 2017-2020
tarihleri arasında çeşitli nüshalarının tutuklulara verilmemesine dair aldığı ihlal kararına
karşın tutuklu ve hükümlülerin haklarını kullanmalarının engellenmesine devam edildi.
Gazeteci Gökçer Tahincioğlu’nun Kiraz Ağacı isimli kitabı, “terör örgütü propagandası”
yapıldığı gerekçesiyle Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne sokulmadı.
İnternet haber sitesi Diken muhabiri Altan Sancar, ailesini ziyaret ettiği Diyarbakır’da
arabası durdurularak kimliği belirsiz kişiler tarafından silahla gösterilerek, ‘Ayağını çok
uzattın, akıllı ol’ diye tehdit edilmesi sonrası, savcılığa suç duyurusunda bulundu.

İktidarın kamu kaynaklarını usulsüz ve tartışmalı şekilde harcamasına ilişkin haberlere
imza atan deneyimli gazeteci Çiğdem Toker, üç yıl önce yazdığı bir habere ilişkin açılan
davanın sonuçlanmasının ardından davacı tarafça hem hakarete hem de tehdide maruz
kaldı. Toker, 2019 yılında AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen
vakıf ve derneklere, İstanbul Büyükşehir Belediyesince AKP yönetimindeyken milyonlarca
lira aktarıldığını, bunlardan birinin de Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın yönetiminde
olduğu Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3) olduğunu yazmıştı. Açılan davada gazeteci
Toker manevi tazminata çaptırılırken, Selçuk Bayraktar sosyal medya hesabından Toker’e
yönelik “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar… Bu, 2019 yerel seçim döneminde vakfımız
aleyhine başlatılan kirli kampanyayı ve İBB’den para aldığı yalanını ilk yayan gazeteci
müsveddesi. Gazetecilik; yalancılık sahtekârlık yüzsüzlük arsızlık da değildir” ifadeleri ile
hakaret etti, hedef gösterdi. Ne yazık ki Türkiye’de yargının gittikçe siyasallaştığı söylemek
artık yersiz bir tespit olmaya başladı. Özellikle davacı tarafın iktidar ile bağlantılı olması
halinde, çıkacak sonucu tahmin etmek hiç mi hiç zor değil. Bu şartlarda deneyimli bir
gazetecinin yargı eliyle cezalandırılması olsa olsa kamuoyunun vicdanını yaralar. Üstüne

bunun gazeteciye hakaret etme fırsatına çevrilmesi en hafif ifadeyle çaresizlik, fırsatçılık-
tır. Gazetecilik kamuoyu önünde yapılan ve kamusal nitelikli bir meslektir. Bu açıdan da

tabii ki eleştiriye açıktır, tartışılmaktan azade değildir. Ancak bu kimsenin gazeteciliğe,
gazetecilere hakaret etmesine meşruluk kazandırmaz. Gazeteciler kimsenin istediği gibi
hakaret edeceği, hedef göstereceği kişiler değildir; hatta sırtı peklerin gazetecilere yönelik
ağızlarından çıkan kelimelerin hepsini tartarak söylemesi çok daha önemlidir.”

Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Yönetim Kurulu