İLHAM KAYNAĞI EYLÜL!

İLHAM KAYNAĞI EYLÜL!

YAHYA AKSOY

“Sonbahar sanattır,
Diğerleri mevsim.

.”Cemal Süreyya

On iki ayın en renklisi, anlamlısı ve etkilisi olan Eylül ayıdır.İnsana isim olan, Adına kitaplar
yazılan,şarkılar ve türküler söylenen,yedi rengin ve 72 nefis kokunun doğaya yayıldığı,gözlerde,
gönüllerde,doğada ve tarihte iz bırakan farklı bir zaman dilimi,ilham ve düşünce kaynağıdır.

^Eylül sabahının serinliğini/Yaprakların serinliğini
Ciğerlerime dolduruyorum/Sessizlik ve serinlik
Birleşiyor/Yıkanmış güvercinler
Ve çok uzakta bir tren sesi
Her zaman yeniden başlamak duygusu/Doğuyor içimde/Her uyanışımda
Düşmanlarımı bağışlıyorum/Daha çok seviyorum dostlarımı
Her uyanışımda/Eylül sabahının serinliğini
Yüreğime dolduruyorum.”

Ataol Behramoğlu

YAPRAK:

Can damarı toprağın, havanın , suyun /Doğanın akciğeri ,oksijen deposu
Özel sayfaları ağaçların/İlkbaharda yemyeşil,/Sonbaharda sapsarı,mosmor olmaktasın/Güzel Yaprak,
Sonunda sadık yarinle buluşuyorsun oluyorsun toprak. /Toprağa can katıyorsun yaprak …

Yahya Aksoy

Günlere,aylara ve yıllara verilmiş görevler ve yüklenen anlamlar vardır. Takvimlerin ve mevsimlerin
tarihçesi incelendiği zaman aylara yüklenen anlamlar verilen değerler kendiliğinden ortaya çıkar.
Doğada baharla beraber başlayan canlılık,yaz mevsiminde olgunlaşmaya ve son baharda hasada yerini
bırakır.
Yaz mevsiminin son dönemine gelen Eylül ay, olgunlaşmanın, bayramın ve şenliğin ayıdır. Bu değerleri
sosyal ve kültürel zenginlikler tamamlar. Düğünler,şenlikler ve esenlikler bütün hızıyla, özellikleri ve
güzellikleri ile halk tarafından omuz oğuza ve sevinçle paylaşılır.
Eylül ayı gelince düğün ,dernek kurulur.davullar, zurnalar çeler halaylar tutulur.Gelin alayı kurulur,aynalar
tutulur, gönül zenginlikleri ve göz güzellikleri aynalara yansıtılır, “Aynalı körük olmazsa,ut kemani
çalmazsa ben gelin gitmem” türküleri söylenir,kınalar yakılır, el işi ,göz nuru çeyizler sergilenir.Sofralar
kurulur tüm konuklar doyurulur.gönül sevinci ve mutluluğu halkla paylaşılır.
Mehmet Rauf’un “EYLÜL” adlı romanı da ünlüdür.Eylül ayı üzerine öyküler, türküler,masallar, insan
isimleri,ninniler ve şiirler de bulunmaktadır.

“Eylülde aşk, eylülde acı, eylülde yalnızlık zordur,/Eylülde her şey zordur, ben eylülü onun için severim…”

Diyen şair gibi eylülde her şey zor ve güzeldir. Eylülün ilk günlerini yaşıyoruz, bir başka deyişle hazan
mevsiminin başlangıcını. Günler kısalmaya başladı, gittikçe daha da kısalacak. Yaz günlerinin o
kavurucu sıcakları yerini tatlı bir serinliğe terk ediyor yavaş yavaş. Doğa bir başka bahara kadar vedaya
hazırlanıyor; sarının, kızılın her tonu sarıyor evreni, yapraklar rüzgarların peşi sıra koşturup duruyor. Yani
eylül hüzünlerin ve ayrılıkların ayı… Bu nedenle de edebiyatçılara, şairlere ilham kaynağı olmuş hep…
İlk defa 1900-1901 yılları arasında Servet-i Fünûn dergisinde tefrika edilen Eylül’ün kitap halinde ilk
baskısı 1901 yılında yapılmıştır.Mehmet Rauf’un en önemli eseri olan Eylül, zamanının ilk psikolojik
romanı olarak kabul edilir.Romanda, Suad, Süreyya ve Necib üçlüsü arasındaki aşk-sadakat-evlilik
üçgeninde, bu insanların ruhsal çözümlemesi yapılmıştır.

9 Eylül 1922’de İzmir’e giren ve müstevli düşmanı denize döken Mustafa Kemal Paşa ve orduları tarihin
altın sayfalarında yerlerini almışlardır.
9 Eylül – Halk Fırkası doğuyor.Lozan Antlaşması’nın kabulü nedeniyle Meclis’te baş gösteren yoğun
tartışmalar üzerine Mustafa Kemal, İzmir’in kurtuluşunun yıldönümü olan 9 Eylül 1923’te, “9 Umde” adı
verilen siyasi programı ilan etti ve iki gün sonra İçişleri Bakanlığı’na verilen bir dilekçeyle kendisine bağlı

milletvekillerinden oluşan Halk Fırkası’nı kurdu. Partinin kurucuları Refik (Saydam), Celal (Bayar), Sabit
(Sağıroğlu), Münir Hüsrev (Göle), Cemil (Uybadın), Kâzım Hüsnü, Saffet (Arıkan) ve Zülfü (Tiğrel) oldu.
Recep (Peker), genel sekreterdi.
29 Ekim 1923’te, Halk Fırkası üyesi olan 158 milletvekili Cumhuriyeti ilan ederek Mustafa Kemal Paşa’yı
ilk Cumhurbaşkanı seçti. Ertesi gün ise Mustafa Kemal Paşa tarafından Malatya Milletvekili İsmet Paşa,
kabineyi kurmakla görevlendirildi. Hükümeti kuran İsmet Paşa, 19 Kasım 1923 tarihinde aynı zamanda
Halk Fırkası Başkan Vekili oldu.
Milli Mücadele’nin lider ve aydın kadrosunu oluşturan milletvekillerinin bazıları (Kâzım Karabekir, Rauf
Orbay, Adnan Adıvar, Ali Fuat Cebesoy, Hüseyin Avni, Cafer Tayyar Eğilmez, Refet Bele, Bekir Sami)
Meclis’te ayrı bir grup oluşturarak, 17 Kasım 1924’de Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nı kurdular.
Yaklaşık aynı günlerde, Halk Fırkası’nın adı da Cumhuriyet Halk Fırkası oluyor.
84 yıl önce bugün (14 Eylül 1936) Türkiye Cumhuriyeti Maarif Vekaleti tarafından açılan müsabakada,
ilkokullarda okutulacak Alfabe kitabı seçildi. Murat Özgün ve İlhan Gökçe’nin hazırladığı kitap, köy ve
şehir okulları için iki ayrı şekilde basılmış; fiyatları ve resimleri farklılık göstermişti.
12 hayvanlı Takvimde, ayların özellikleri ile hayvanların nitelikleri eşleştirilmekte ve canlıların zamana
göre ne anlamlara geldikleri konusuna ışık tutulmakta.
Astronomide yıldızlar ve aylar özel olarak tanımlanır ve eşleştirilir.Burçlar da da bunun etkileri anlatılır.
İnsanı etkilen gök yüzü, yer yüzü, aylar ve mevsimler doğa ile birey arasında yakın bağın
olduğunu göstermektedir.

“Aşk Senfonisi EYLÜL” şiir kitabında Saniye Gündüz Yıldırım çiçeklere seslenmekte:

” Saksıda
çiçek birazcık suyla/Kendini sevdirir/ Sevmesem boynunu eğdirir.”

Yılların tecrübesine dayalı olarak ,meslek içi eğitimler için en uygun ayın EYLÜL olduğu ifade
edilir. Belgesel çekiminde de eylül ayı tercih edilmektedir.Sanatçılar bestelerini, yazarları
kalemlerini konuşturmalıdır bu ayda. Ünlü besteci Fazıl Say’a da, bu ayda bir görev
düşmektedir.

Ülkemizde tarihe ve doğaya özel damgasını vuran EYLÜL için bir beste yapılması
anlamlı ve etkili olacaktır.

Tarihin ve zamanın akışı ile toplumun akışı iç içedir . Ressamım tuvalinde, bestekârın
eserinde,roman ve öykü eserlerin pek çoğunun ilham kaynağı EYLÜL ayına tarihlenmekte ve
Eylüller düğünlerde derneklerde ve her alanda heyecan vermeye devam etmekte…
Bir zamanlar, Eylül ayı Sümerbank ayı olurdu.
Okul önlüğümüzden, pantalona, beyaz yakalarımızdan, defter kalem ve beslenme çantasına kadar
herşeyi Sümerbank’tan aldık biz.
Annelerimizin patiskaları, amerikan bezleri , babalarımızın mendilleri, hâlâ kullanılan porselen
takımlar, Beykoz köselesi kunduralar…
Bir zamanlar herkesin çizgili pazen pijaması, Sümerbank çorapları vardı.
Memur çocukları kumaş kokulu Sümerbank mağazalarına ailecek yapılan ziyaretleri iyi bilirler.Çünkü
devlet memuruna , devlete bağlı çalışan işçilerine Sümerbank istihkakı hakkı verirdi.
Gelinlik çeyizlere Sümerbank çeki konurdu.
Yatılı öğretmen okullarında okuyan öğrencilere her yıl bir çift ayakkabı yollardı Sümerbank.
Kredi Yurtlar Kurumu’nun çarşaf ve nevresimlerini üretir, öğrenciye burs verir, onları yurtdışında
eğitime de gönderirdi.
Bir dönem Galatasaray’ın formalarını Sümerbank dikmişti. Futbolcular merserize veya keten
dokuma bu formalarına gözleri gibi bakar, her maç sonrası yıkar, Bir sezon boyunca giyerdi.
Rengarenk püfür püfür, desen desen,basmalar üreten Sümerbank Anadolu kadını için adeta bir
basma devrimi yapmıştı.
Sümerbank, bir zamanlar Sovyet kredisi ile kurulan küçük işletme iken zamanla mensucat,porselen,
kırtasiye, kilim,tuğla, ayakkabı üretiminin tüm aşamaları için gereken her şeyi genellikle kendi
bünyesinde yapan ve finansmanını kendi bankasından karşılayan dev bir holding olmuştu.
40 binden fazla çalışanı, 500 e yakın mağazası, 41 fabrikası, 43 banka şubesi ile dar gelirli
vatandaşın ihtiyacını karşılayan bir kuruluştu.
Turgut Özal, IMF ve Dünya Bankası ile görüşmelerinde “ halkın sırtında kambur”diye şikayet ettiği
Sümerbank’ın son fabrikasına da 11 Ocak 2002 de kilit vuruldu. Tarihi bize çok şey anlatmakta.

G
ü
z
e
l
a
y
l
a
r
ı
n
ı
z
v
e
i
l
h
a
m
l
a
r
ı
n
ı
z
s
o
n
s
u
z
o
l
s
u
n
,
e
y
l
ü
l
d
e
h
a
z
a
n
o
l
m
a
s
ı
n
,
g
ö
n
l
ü
n
ü
z
m
u
t
l
u
l
u
k
l
a

d
o
l
s
u
n