“CEZASIZLIK KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ KÖRÜKLÜYOR”

CHP’Lİ YÜCEER: “CEZASIZLIK KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ KÖRÜKLÜYOR”

“İKTİDARIN DERDİ KADINI KORUMAK DEĞİL, SESSİZ VE DİLSİZ BIRAKMAK”

“10 KADINDAN 4’Ü FİZİKSEL ŞİDDET MAĞDURU”

CHP PM Üyesi, Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinden bu yana en az 494 kadının öldürüldüğünü, 369 kadının şüpheli şekilde yaşamını yitirdiğini açıkladı. Yüceer, “Türkiye, İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD) ülkeleri arasında kadına karşı şiddetin en yaygın olduğu ülke konumuna geldi. 2012’de 139 bin olan koruma talebi sayısı, 2021 yılına geldiğinde yüzde 176 artışla 383 bin 639’a yükseldi” değerlendirmesini yaptı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) PM Üyesi, Tekirdağ Milletvekili ve TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Üyesi Candan Yüceer, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü nedeniyle Türkiye’de kadınlar yönelik şiddetin geldiği noktaya ilişkin bir çalışma yaptı. Yüceer, çalışmasında şu değerlendirmelerde bulundu:

“20 YILDA 8 BİN 387 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ: AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından itibaren 20 yılda Türkiye’de en az 8 bin 387 kadın öldürüldü. 2002’de öldürülen kadın sayısı 66 iken, 2007 ve 2009 yıllarında bu sayı binin üzerine çıktı. 2019’da da 474, 2020’de 300, 2021’de 280 kadın öldürüldü. 2022’de ise en az 293 kadın öldürüldü. 2022’nin aynı döneminde 208 kadının ölümü ise ‘şüpheli’ olarak kayıtlara geçti. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, her ne kadar kadın cinayetlerinin azaldığını iddia etse de kadın cinayetlerinin çetelesini tutan kadın örgütlerinin hesapları kadın cinayetlerindeki üzücü artışın açık göstergesidir. Aynı zamanda bakanlıklar kadın cinayeti verilerini şeffaf bir şekilde açıklamakla sorumludur. Sayın Bakan öldürülen kadınların sayısını şeffaf bir biçimde isimleriyle düzenli olarak açıklamalıdır.

HİÇBİR KADIN ÖLÜMÜ ŞÜPHELİ KALMAMALIDIR: Tek adamın imzasıyla bir gecede hukuksuz bir şekilde İstanbul Sözleşmesi’nden imzamızın çekilmesinin ardından en az 494 kadın öldürüldü, 369 kadın ise şüpheli şekilde hayatını kaybetti. Bir süredir açıklanan verilerde intihar veya doğal ölüm gibi sunulan şüpheli kadın ölümleri ve şüpheli bir şekilde ölü bulunan kadın sayısında ciddi bir artış görülmektedir. Şüpheli kadın ölümleri, maalesef kadın cinayetlerinden daha da zorlu olabilmektedir. Hiçbir kadın ölümü şüpheli kalmamalıdır.

KADINLARIN KORUMA TALEBİ YÜZDE 176 ARTTI: AKP’nin 20 yıllık iktidarında, kadınlara yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve kadın cinayet vakaları ve maruz kaldıkların vahşetin boyutu her yıl hızla artarak ürkütücü boyutlara ulaştı. Cezasızlık algısı kadına yönelik şiddeti her geçen gün körükledi. Türkiye, İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD) ülkeleri arasında, Avrupa ülkeler arasında ve G20 üyeleri arasında kadına karşı şiddetin en yaygın olduğu ülke konumuna geldi. 2012’de 139 bin olan koruma talebi sayısı, 2021 yılına geldiğinde yüzde 176 artışla 383 bin 639’a yükseldi. Kadına yönelik artan şiddet her geçen gün artmasına rağmen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bu yıl kadın sığınmaevi sayısı oldukça düşüktür. Günde en az bir kadının öldürüldüğü bir ülkede, kadın sığınmaevlerinin toplam kapasitesi sadece 3 bin 624’le sınırlıdır. Türkiye’de her 10 kadından 4’ü fiziksel şiddete maruz kalmaktadır. 10 kadından en az biri cinsel saldırıya uğradığını anlatmaktadır. Yani ülkemizde kadına yönelik şiddet hiçbir şekilde üstü örtülemeyecek kadar büyük bir sorundur.

640 BİN KADIN ŞİDDETTEN KAÇTI: 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında hizmet veren Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri’nde (ŞÖNİM) 2021 yılı içerisinde 255.515 kadın, 23.158 erkek ve 17.726 çocuk olmak üzere toplam 296.399 kişi hizmet almıştır. ŞÖNİM’lerden, 2013’ten 2021’e kadar olan dönemde toplam 784 bin 828 kişi yararlanmıştır. Destek alan kişilerin 640 bin 565’ini kadınlar, 93 bin 340’ını beraberindeki çocuklar ve 50 bin 923’ünü de erkekler oluşturmuştur.

BÜTÇE ADİL DEĞİL: Yıllık bütçe hazırlanırken 42 milyon kadın yok sayılarak adil bir bütçe hazırlanmamaktadır. Bütçede ‘Kadının Güçlendirilmesi’ programına ayrılan para yalnızca 2 milyar 86 milyon TL’dir. Bu parayı Türkiye’deki kadın nüfusuna böldüğümüzde kadın başına düşen sadece para yalnızca 50 lira düşmektedir, üstelik bunun büyük bölümü ise personel giderlerinden oluşmaktadır. Sadece erkeklerin değil, kadınların da vergisiyle oluşturulan bütçede kadınlara yönelik şiddetin önüne geçecek, cinsiyet ayrımcılığıyla mücadele edecek, kadınların yaşam hakkının elinden alınmasını önleyecek, kadına istihdam yaratacak kalemler yer almamıştır.

HUKUKSUZCA FESHEDİLEN İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN VAZGEÇMİYORUZ: İstanbul Sözleşmesi’nin hukuksuzca feshedilmiştir, 6284 Sayılı Kanun’un ise etkin bir şekilde uygulanmamaktadır. AKP iktidarı, yandaş medyayı da yanına alarak İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin bir karalama kampanyası başlattı. Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir gece yarısı kararnamesi ile hukuksuzca sözleşmeyi fesih kararı aldı. Bugün İstanbul Sözleşmesi karşıtları eli yükselterek, daha yüksek sesle ‘Sırada 6284 var, hatta Medeni Kanun var’ demeye başladı. Her gün bir kadınımız yakınındaki ya da hiç tanımadığı bir erkek tarafından canice öldürülürken can simidimiz olan İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz. İstanbul Sözleşmesi yaşatacak. Her gün bir kadının katledildiği bir ülkede kadını koruyan sözleşmelere savaş açıp, hukuksuz bir şekilde ülkemizin imzasını İstanbul Sözleşmesi’nden çekenlerin niyeti bellidir. Onların derdi kadını korumak değil, aksine kadınları sessiz ve dilsiz bırakmaktır

ADİL EŞİT VE ÖZGÜR TÜRKİYE’YE KADINLAR HAYAT VERECEK: AKP iktidarı, şiddet mağduru kadınlar yerine, şiddetin faili erkekleri korumaya çalışmaktadır. İktidarın kadın ile erkeğin eşit olmasını ‘fıtrata ters’ olarak gören anlayışın kadına yönelik şiddeti önlemesi mümkün değildir. Tam tersine kadına şiddete zemin hazırlamaktadır. Bugün yaşadıklarımız bu anlayışın tezahürüdür. Ama Türkiye’de artık kadınlar susmuyor ve susmayacaktır. Kadını eve hapsetmek, sosyal yaşamdan, eğitim ve meslek hayatından koparmak isteyen zihniyete teslim olmayacaktır. Er ya da geç kadınların da bu ülkenin eşit ve özgür yurttaşları olduğu kabul edilecektir. Kadına yönelik ayrımcılığın, şiddetin son bulduğu, kadın erkek eşitliğinin toplumun her alanında yaşanabildiği adil, eşit ve özgür Türkiye’ye yine kadınlar hayat verecektir.”