Bütün bunlara ”tek adam sistemi yüzünden” maruz kaldık

İYİ Partinin TBMM deki grup toplantısında konuşan Meral Akşener “Ben, 1999 depremini bizzat yaşamış,yakınlarını kaybetmiş bir insanım. Dolayısıyla, deprem gerçeğiyle yüzleşmenin, ne demek olduğunu, iyi biliyorum. 99 depremi, hepimize çok şey öğretti.6 Şubat depreminde sadece depremle değil ,liyakatsizlikle de yüzleştik dedi.

Akşener şunları söyledi:

-Mesela bunlardan biri; ilk 72 saatin önemiydi. Arama kurtarma çalışmalarının, yapıldığı yerlerde, ayak altında dolaşmamak, oradaki çalışmalara, engel olmamak çok önemlidir. Çünkü ilk 72 saatte en büyük ihtiyaç; enkaz altındaki vatandaşlarımızın kurtarılması ve bölgeye gerekli desteğin en hızlı şekilde sağlanmasıdır.

“PARTİ OLARAK SEFERBER OLDUK”

İşte biz de tam olarak bu sebeple afeti öğrenir öğrenmez, afet koordinasyon merkezimizi kurup parti olarak seferber olduk. İYİ Parti olarak bu süreç boyunca bir sivil toplum kuruluşu gibi çalıştık. Milletimizin, içine düştüğü ateşi, söndürmek için çalıştık.

ORGANİZASYON KRİZİ CAN YAKTI

Özellikle ilk 3 gün boyunca bölgede yaşanan organizasyon krizi vatandaşlarımızın canını yakan başlıca konulardan biri oldu. 5’inci günde bile hala arama kurtarmanın ulaşamadığı enkazlar vardı. O enkazların başında binlerce insanımız yakınlarının enkaz altında gün geçtikçe azalan seslerini dinlediler. Evlatlarını çıkarma ümidiyle günlerce beklediler. Kimisi evladının sesini duymuş. Enkaz altındayken onunla konuşmuş.

“KEFEN BULAMAYAN İNSANLARIMIZ VARDI”

Enkaz altından kurtulan vatandaşlarımızın, çektiği çile de ayrıydı. Cenazesine kefen bile bulamayan insanlarımız vardı. Depremin, 7’nci gününde bile çadır bekleyen aileler vardı. Dondurucu soğukta barınma, ısınma ve hijyen ihtiyaçlarını karşılayamayan günler boyunca tuvalet sorunuyla uğraşan vatandaşlarımız vardı.

Ez cümle… Biz, 1999 depreminin üzerinden geçen 24 yılın ardından, 6 Şubat’ta sadece deprem gerçeğiyle yüzleşmedik. Biz aslında 24 yıl sonra hiçbir dersin alınmadığı gerçeğiyle yüzleştik. Sadece beton blokların değil ahlakın da çürüdüğü gerçeğiyle yüzleştik. Yapı denetim sisteminin işlemediği gerçeğiyle yüzleştik. Rant sevdasının, hırsızlığın, yolsuzluğun, acı reçetesiyle yüzleştik. İmar affının çözüm değil tam tersine ölüm fermanı olduğu gerçeğiyle yüzleştik. Tedbirsizlikle, iş bilmezlikle, liyakatsizlikle yüzleştik.

“TEK ADAM SİSTEMİ YÜZÜNDEN”

Tüm bu ciddiyetsiz, yüzsüz ve liyakatsiz açıklamalara neden maruz kalıyoruz biliyor musunuz? Sadece ama sadece kriz üreten, felaket üreten tek adam sistemi yüzünden. Nitekim bu ucube sistemin tek adamı Sayın Erdoğan; tüm süreç boyunca, yine her zaman olduğu gibi, sınırsız yetkiyle donatılmış kocaman bir sorumsuzluk hali içindeydi.

Hatırlayın; 2020’deki Elazığ depreminde, iban numarası paylaşıp ‘Bu tür afetler, bizler için büyük bir imtihan.’ demişti. Hatırlayın; 2021’de Rize’deki sel felaketinin ardından vatandaşlarımıza keyif çayı dağıtmıştı.
Hatırlayın; 2022’de Marmaris’teki orman yangını mağdurlarına da paket paket çay fırlatmıştı.