HEPİMİZ KAYBETTİK

HEPİMİZ KAYBETTİK

Ferruh SİDAR

Cumhurbaşkanlığı birinci tur seçimlerinin ardından Kemal Kılıçdaroğlu, 14 Mayıs’ta paylaştığı
bir videoda: “Buradayım be buradayım… Vallahi de billahi de sonuna kadar mücadele
edeceğim,” diye bozuk bir ruh haliyle seslenirken seçmenlere, önündeki masayı; “bu-ra-da-
yım” hecelemesiyle sert bir biçimde tokatlıyordu. Sosyal medyadaki diğer bir bildiriminde ise:
“Sakın ola ki, bir ümitsizliğe kapılmayın. Ben dik duracağım. Olan bitene dair net tespitlerimi
size anlatacağım. Sonrasında da ayağa kalkıp hep birlikte –ikinci turu kast ederek- bu seçimi
alacağız…” diyordu.
İkinci tur seçiminin ardından da, son derece moralsiz görünmesine karşın, 28 Mayıs’ta yaptığı
açıklamada: “(…) Şu andan itibaren öncelikle bana oy veren 25 milyonu aşan vatandaşımızı
moralli bir şekilde dimdik ayakta görmek istiyorum. Yürüyüşümüz sürüyor ve
buradayız,”diye; bu kez kürsüye vurmadan, benzer şeyler söylemişti kederli seçmene.

Şimdilerde andığımız 10 yıl önceki olaylarda Recep Tayyip Erdoğan, Gezi Parkı’nda toplanan
protestoculara; “yüzde elliyi evlerinde zor zapt ediyorum, bilesiniz ha…” diye çıkışıp gözdağı
vermişti. Ki onlar, (öncesi bir yana) o günden beri dimdik ayaktaydı zaten. Kılıçdaroğlu ayırım
yapmamış olsa da; varlığını her zaman hissettiren bu kesim, dünyaya çağdaş uygarlık
penceresinden bakan taraftı. Farklı bir söyleyişle, Erdoğan’ın her fırsatta hakaret ettiği diğer
yüzde ellinin lokomotifiydi. Onlar: “Tıpış tıpış” gelmezlerdi kişilerin davetine, ‘vız gelip tırıs
gitmeleri’ de söz konusu değildi bulundukları konumdan… Kısacası, tembihlenecek kesim
onlar değildi demek istiyorum.

Seçmene seslenirken, seçimi protesto edenlerle birlikte, umudunu yitirenlere ve de
kararsızlara bir türlü ilişememenin, dahası sandıklara yeteri kadar sahip çıkamamanın
gerekçelerini adaletsiz seçimin ayrıntılarına ekledikten sonra sorgulayan cümlelerle
açıklamak daha etkili olurdu sanırım. Söz konusu eklentide; 2014 ve 2018 Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde Kılıçdaroğlu’nun neden aday olmadığına dair bilgileri ısrarla aramamız
gerekmezdi belki. Enis Berberoğlu hak ihlaline uğradı diye İstanbul’a yürüyen Kılıçdaoğlu’nun
rejim değişikliğine dair oylamayı ret ederek, değil İstanbul, dünyanın etrafını neden
turlamadığını, mühürsüz zarfların geçerli sayılışının yanında İBB seçiminin tekrar yapılmasına
ilişkin dayatmaya boyun eğişe kadar pek çok şeye gerekçeler de aramayabilirdik satır
aralarında. Fakat kurdukları ucube rejimin enkazı altında çırpınan kinci yönetime nefes ve can
suyu sağlayan tutum ve koşulların ittifak adına tek tek sıralandığını da görmek isterdik
açıkçası… 04.06.2023

Ferruh SİDAR