“MESLEKSEL ASTIM GELİŞMİŞ ÜLKELERDE HER GEÇEN GÜN ARTIYOR”

“MESLEKSEL ASTIM GELİŞMİŞ

ÜLKELERDE HER GEÇEN GÜN ARTIYOR”

Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Evren

Toprak, “Mesleksel astım hastalığı günümüzde, ülkemizde çalışan pek çok kişiyi etkisi altına

alıyor” ifadelerini kullandı.

Bugün başta ülkemiz olmak üzere madencilik sektörünün yoğun olduğu ülkelerde

endüstrileşmiş toplumlarda en sık rastlanan meslek hastalığı olan mesleksel astım hakkında

konuşan Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uzm.

Dr. Evren Toprak, mesleklerin, astım üzerinde etkisi olduğunu belirterek, “Ülkemizde

ortalama 500 bin kişi mesleği nedeniyle astım oluyor. Erişkin astım olgularının yüzde 2 ila

15’ini mesleksel astım olguları oluşturmaktadır” dedi.

“DOĞAL ŞİKÂYETLER ÇOĞU İŞYERİNDE MEVCUTTUR”

Astımın genetik zemin üzerinde gelişen ancak çevresel faktörlerin etkisiyle meydana gelen bir

hastalık olduğunu söyleyen Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Göğüs Hastalıkları

Bölümü’nden Uzm. Dr. Evren Toprak, “Günümüzde endüstride kullanılan 350’den fazla

madde duyarlılaşma yaparak mesleksel astımın ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu

maddelerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Doğal olarak astımın şikâyetlerini başlatan

duman, koku, buhar gibi tetikleyici etkenler çoğu işyerinde mevcuttur. Bu durum, duyarlı

kişilerde mevcut tetikleyiciye karşı yeni başlayabilir ya da altta yatan astım sorumlu ajan

tarafından tetiklenebilir” şeklinde konuştu.

“ASTIMA YOL AÇAN AJANLARA DİKKAT!”

Mesleksel astıma yol açan ajanların genellikle yüksek molekül ağırlıklı bileşikler olduğunun

altını çizen Uzm. Dr. Toprak, “Birkaç örnek verecek olursak; hayvan deri veya idrarı

proteinleri (hayvancılıkla uğraşanlar ve veterinerlerde), böcek proteinleri (böcekbilimci, tahıl

işçileri, laboratuvar çalışanları, uçuş ekibinde), suya geçebilen bitki proteinleri (tahılla

uğraşanlar, fırıncılar, tütün işçileri, kimyagerler), biyolojik enzimler (deterjan endüstrisi ve

ilaç imalatı çalışanlarında), lateks (sağlık çalışanlarında), zamk (matbaacılarda), düşük

molekül ağırlıklı bileşenler (plastik, dökümhane işleriyle uğraşanlarda, marangozlar,

elektronikçiler, kuaförlerde) sıklıkla mesleksel astıma yol açabilen ajanlardır” dedi.

“BULGULARDA NORMAL ASTIMDAN FARKI YOK”

Mesleksel astımın bulgularının normal astımdan farklı olmadığına vurgu yapan Uzm. Dr.

Toprak, “Doktor mesleksel astımdan yeteri kadar şüphelenmezse, hastalık bulgularını tedavi

edebilir fakat etken ajanı saptayamaz. Mesleki astımın iki formu bulunmakta. İlki etken ajanla

temastan hemen sonra şikâyetlerin başladığı erken formdur. Genellikle gaz ve dumanların

solunmasından hemen sonra nefes darlığı, gıcık öksürük ve hırıltılı solunum şeklini kendini

gösterir. İkincisi geç formdur. Buradaysa etken ajanla temastan aylar, yıllar sonra şikâyetler

yavaş ve ilerleyici şekilde ortaya çıkmakta. En sık görüleni geç formdur. Şüphelenilmezse

gelişen astımın meslekle ilişkili olduğu rahatlıkla gözden kaçar” diye konuştu.

“KORUYUCU ÖNLEMLER ALINMALI”

Astım tanısının meslekle ilişkili olduğunun gösterilmesinin çoğu zaman zor ve sıkıntılı bir

süreç olduğunu belirten Uzm. Dr. Toprak, “Kanda spesifik antikorların bakılması, iş ortamı ve

dış ortamlarda solunum fonksiyonlarının ölçülmesi, provakasyon testleriyle tanı

konulabilmekte. Mesleki astım tanısından sonra tedavide esas sorumlu ajandan uzaklaşmaktır.

Çünkü ilerleyen dönemlerde etken ajana çok az miktarda bile maruziyet ciddi astım ataklarına

yol açabilmektedir. Çoğu zaman kişileri meslek değiştirmeye ikna etmek zor olduğundan

koruyucu önlemler ön plana çıkmaktadır. Özel tip maske kullanımı, akciğer fonksiyonlarının

sık aralıklarla kontrol edilmesi önerilen yöntemlerdir. Normal astım tedavisi bu kişilere

mutlaka yapılmalıdır” ifadelerini kullandı.