Cumhuriyet bir erdemdir

Cumhuriyet yurdumuz için en büyük kazançtır. Cumhuriyet bir erdemdir aynı zamanda çağdaşlığın göstergesi ve demokrasinin dayanağıdır. Cumhuriyet halk, birliktelik ve kardeşlik demektir… Daima ileri gitmek adil bir şekilde paylaşmak demektir. Yaşamın kendisine el uzatmaktır kardeşliğin nefesiyle. Ve demokrasiyle olgunlaşmaktır. Hak ve adaletin tesisidir. Acılara ve çekilen ızdıraba birlikte katlanmak ve mutluluklara birlikte gülmektir. Bağımsızlık savaşının meyvesidir cumhuriyet. Demokrasiyle yoğrulmuş halkımın tercihidir. Cumhuriyet erdemdir, Mevlana ikliminde paylaşmaktır ve adalettir ülkemde. Özgürlüğün güvencesidir. Bu yüzden Cumhuriyet bize emanettir ve onu yine biz yaşatacağız.

29 Ekim 1923 ülkemizde cumhuriyet rejiminin ilan edildiği gündür. Bugün milli bir bayram günüdür. Her yıl cumhuriyet yönetiminin ilanını 28 – 29 Ekim günleri Cumhuriyet Bayramı olarak coşkulu törenlerle kutlamaktayız. Cumhuriyet yönetiminden önce devletimizin ismi Osmanlı İmparatorluğu idi. Osmanlı İmparatorluğu ilkin küçük bir devlet olarak Osman Bey tarafından 1299’da Söğüt ‘de kurulmuştur. Osmanlı devlet yöneticisine padişah denirdi. Osmanlı Devletini altı yüz yirmi dört yılda otuz altı padişah yönetmiştir. Son padişah Sultan ise Vahdettin’dir. Eskiden ülkelerde tek kişi egemendi. Ülkelerini diledikleri gibi yöneten bu kişilere padişah, şah, kral, hakan sultan gibi isimler verilirdi. Yönetim çoğu zaman babadan oğla geçerdi. Oğlun küçük olması, deli olması yönetici olmaya engel bir durum sayılmazdı. Böyle tek kişinin kendi başına buyruk olarak sorumsuz denetimsiz yönetimine ise mutlakıyet denir, bu tip yönetim biçiminde egemenlik ve mutlak otorite kayıtsız şartsız tek bir kişiye aitti ve halkın istek ve arzuları asla sorulmazdı.

Mutlakıyetle yönetilen ülkelerde zamanla hakana, padişaha, şaha, krala yardımcı olsun diye meclis kuruldu. Meclis üyeleri halkın dileklerini yöneticiye duyurmaya başladılar ve yasa tasarısını hazırlardı. Fakat bu yasa taslakları hakan, padişah, şah, kral tarafından benimsendiğinde yasalaşırdı. Bu yönetim biçimine ise Meşrutiyet dendi. Ancak meclisin yetkileri genel olarak çok sınırlıydı. Osmanlı Devletinde 1876 ve 1908 yıllarında iki kez meşrutiyet ilan edilmiştir. Bunlardan sonra ise üçüncü yönetim biçimi ülkemize Mustafa Kemal Atatürk tarafından getirilen cumhuriyet yönetimi olmuştur. Cumhuriyet’le birlikte egemenlik kayıtsız şartsız millete geçmiş, böylelikle millet kendini yönetme yetkisini temsilcileri – milletvekilleri- vasıtası ile kullanmaya başlamıştır. Cumhuriyet yönetiminde yurttaşın seçme ve seçilme hakkı bulunur. Seçilen temsilciler yasalar yapar, yöneticileri milleti adına denetler. Yönetilenler dilerlerse seçimlerle birlikte seçtikleri yöneticilerini yine kendileri değiştirebilirler.

Bu nedenle Türk halkına ve milletine en çok yaraşır yönetim biçimi Ulu Önder Atatürk’ün de dediği gibi medeni memleketlerin kabul ettiği Cumhuriyet rejimi olmuştur. Bizlere en büyük eserimdir dediği Cumhuriyetimizi hediye eden Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını ne kadar büyük bir minnettarlık ve saygıyla ansak da azdır. Ruhları şad olsun…
NOT:Bu yazı Cuhuriyeti en güzel analatan ”Kompozisyon ”lar içinden seçilmiş bir alıntıdır.Kaynak Atatürk İnkılapları.com.