Bu tabloya seyirci mi kalacaktık?

Askerimiz ZEYTİN DALI adı verilen bir operasyonla, Afrin’de PKK ve IŞİD’li teröristlerden oluşan YPG ve PYD ismi ile anılan Emperyalist güçlerin desteğinde ve himayesinde olan bir çete ile resmen savaşıyor.

Bilindiği gibi Türkiye harekatın amacını, Türkiye’nin sınırlarında ve bu bölgede güvenlik ve istikrarın sağlanması, Operasyon kapsamında “Afrin bölgesinde, PKK/KCK/PYD-YPG ve DAEŞ’a mensup teröristleri etkisiz hale getirmek ve dost ve kardeş bölge halkını bunların baskı ve zulmünden kurtarmak” olarak tanımladı.

Genel Kurmay Başkanı Hulisi Akar’ın da özellikle belirttiği gibi “Türkiye O Bölgede kalıcı değildir ve zamanı gelince de geri çekilecektir”

Hatırlarsanız, daha önce yapılan ve başarıyla sonuçlanan, Fırat Kalkanı Harekâtı sadece Türk sınırındaki IŞİD tehdidini ortadan kaldırmakla kalmadı, iki özerk Kürt bölgesi Afrin ve Kobani arasında bir tampon bölge oluşturdu ve Kürtlerin Suriye’de Türkiye sınırı boyunca uzanan bir koridor oluşturmasını engelledi.

Türkiye, Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib’e de asker gönderdi. Bölge, Mayıs 2017’de Türkiye, İran ve Rusya arasında imzalanan anlaşmayla çatışmasızlık bölgelerinden biri haline geldi.

Yapılan ateşkes anlaşmasının ardından, TSK Ekim 2017’de İdlib’e girerek, gözlem noktaları oluşturdu.

İdlib’e asker konuşlandırmak, aynı zamanda Türkiye’nin Afrin’in güneyinde de bir askeri varlığa sahip olmasını sağladı.

Peki şimdi Türkiye neden Afrin’e bu boyutta bir harekat düzenledi?
Afrin’e girmek, Suriye’deki Amerika tarafından alenen desteklenen PKK ağırlıklı terörist grupların yükselişini önlemeyi amaçladığından Türkiye’nin Fırat Kalkanı Harekâtı’nın devamı olacak.
YPG, Suriye’deki iç savaştan faydalanarak zaten Afrin’in denetimini 2012’de ele geçirmiş ve fiilen özerk bir yönetim kurmuştu.

YPG’yi PKK’nın bir uzantısı olarak gören Ankara’nın; sınırın diğer yanında Amerika tarafından bir bağımsız devlet kurulmasına şiddetle karşı çıkmasından daha doğal ne olabilir ki?

Bu tabloya seyirci kalmamız mı bekleniyordu?

Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden teröristler konusundaki güvenlik kaygıları taşıması ve bunun için mücadele etmesi karşısında şimdilik fazla çatlak sesin çıkmaması, çıkarılan cılız seslerin de itibar ve rağbet görmemesi güzel bir gelişmedir.

Birlik ve beraberliğe her zamandan daha çok ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde Mehmetçiğimizin başarısı için dua ediyor, Türkiye’in bölünmez bütünlüğüne göz diken bütün düşmanları da şiddetle lanetliyoruz.

Allah şerefli Türk Ordusunun yar ve yardımcısı olsun.

Ne mutlu TÜRKÜM diyene.

Ender YOLDAR