HALİKARNAS BALIKÇISI’NIN DÜŞLERİ

HALİKARNAS BALIKÇISI’NIN DÜŞLERİ YAHYA AKSOY
İstanbul’da 1886 ‘da doğan, Robert Koleji’nden(1904) sonra Oxford Üniversitesi’den mezun olan, Cumhuriyetten sonra asker kaçaklarıyla ilgili bir yazısı yüzünden Bodrum’da kalebentliğe mahkum edilen. Üç yıllık ceza süresinde Bodrum’a sürgün edilen ve şehrin antik çağdan kalma değerinin dünyaca tanınmasına büyük katkılar sağlayan,Halikarnas Balıkçısı takma adıyla yazdığı yazı ve romanlarla ünlenen Cevat Şakir Kabaağaçlı, 1947’de İzmir’e yerleşti ve 1973’te aramızdan ayrıldı. Eserlerine aktardığı düşleri ve düşünceleri ile unutulmazlar arasında hep yaşamaktadır.
Balıkçı’nın, kendine özgü çoşkulu öslubuyla yazdığı düşün yazıları ve sentezleri ile Anadolu’nun antik tarihi,sosyal ve kültürel değerleri evrensel boyutlarda tartışılır oldu…Anadolu tarihinin derinliklerinde temelleri olan kardeşlik, arkadaşlık ve ahilik,Evliya Çelebi ve İbn-i Batuta,İonya’nın aydınlığı,Uygarlığın Çocukluk Çağları,Zeybekler,Dinler üzerine, Papazlık ve Laiklik,Apollon ile Defne,Ben İkaros,Homeros ve diğer diğer makalelerininde akademik düşler ve düşünceleri örneklerle karşılaştırılmalı olarak anlatılmakta…
Balıkçı’nın, Sabahattin Eyuboğlu’na ve Azra Erhat’a yazdığı, okuyucu ile canlı bir dialoğ kurduğu bilimsel makaleler ve mektuplar, derlenerek “Mektuplarıyla Halikarnas Balıkçısı ve Düşün yazıları”kitaplarında yerini aldı.
Azra Erhat tarafından derlenen mektuplar arasında , Balıkçı’nın bir dergi çıkarmak istediğini anlatan “Narthek”, Cumhuriyet gazetesinin 1968 sayılarında yayınlana”Zeybekler”,Sabahattin Eyuboğlu’na yazılan “Dinler Üzerine” mektubu,” dinler üzerine yazdığı ” Papazlık ve Laiklik”makalesi, Yeni Ufuklar dergisinde yayınlanan ” Ben İkaros”makalesi, İlyada çevirimi ve Homeros hakkında tartışmaları bulunmaktadır.Pisistratos tarafından Homeros şiirinin sansür edilmesi “İlyada ve Odise’nın Sansür Edilmesi” makalesinde ayrıntılı olarak yer almakta…
Balıkçı’nın makalelerinde yer alan düşleri ve düşünceleri’nden kesitler bize ışık tutmaktadır:
Narthex Dergisi:”…Narthex dersgisi hakkında mktubun birkaç cümlesini hatırlayalım:” Para kazanmayacağız bu dergiyle,türkü söyleyeceğiz sadece,yahut dolaşacağız.Ben diyorum ki, dergide fantaziye, sezişlere de yer verelim.Akademi kızsın isterse,Goethe’nin bir sözü çok hoşuma gitti geçen gün:’Bir şey ki bana ders vermeekle kalır,iş güçümü hayatımı ne artırır, ne coşturur,tiksinirim ondan’. Bence de bu sözden hareket ederek,tarih içinde tarih yapanları, aman objektif hakikati bulalım diyenleri hadımağalarına benzetiyor.Onlarla tarihin bir araya gelmessinden hiçbir şey çıkmaz manasına…”
Türkiyen’nin Dionisyak Tarihi: “Akademi diyorsun,bunun karşılığı bence dionisyaktır.Bana karlırsa Türkiye’nin dionisyak tarihini yazmalı.-Meselâ Bektaşilerde içkinin yerini tayin etmeli. Zeybeklerde dionisyak akımı (cereyan demiyorum,aklıma mecra geliyor) takip etmeli…”
Mimar Sinan ve İsabey Camii: ” Bizde asıl abideler cami şaklinde tezahür eder, bu abidelerde,Osmanlı kültürünün bu büyük örneklerinde müşterek Osmanlı say ve kültürü görülür. ..Efes’teki İsabey Camii, bütün mimari kiaplarda mimarinin en devrimci eseri diye ele alınıyor. Düyanın biirinci asimetrik eseri o idi…”
Afrikalıların “Ne dansı edersin?” Sorusu: ” Afrika’nın içllerine giden ilk seyyah Livingstone’un söylelediğine göre, Afrikalılar bir yabancıyla karşılaşınca,ona ” ne yapıyorsun,nerelesin,yahut nece konuşursun?” diye sormazlar, ” ne dans edersin?” diye sorarlarmış…Çünkü dans bir insanın haangi kabileye, millete,ne çeşit musiki ve aklâk anlayışına, ne gibi inanç ve soosyal âdetlere mensup olduğunu belirtir…”
Anadolu’nun Türkü ve Oyunları: ” Meselâ Zeybek dansı vardır, bu oyunun dionisyak menşei hoplama ve zıplamalardan belli olur.Elbette sışrayacaklar,çünkü tepeleri dumanlı dağları çete halinde savrulurken , çalı,kaya ve uçurumların üstünden seekmek gerekir. Bu gibi danslarda göbek ve fink atma yoktur…” Buna mukabil Erzurum oyunlarında çelik gövdeli ve sülün boylu erkekler omuz omuza kavraşırlar, keman ve klarnet kabilinden âletlerin yavaş yavaş remposu ile ağır ağır salınırlar,dimdik ayakta durmaktalar…birdenbire ser ve kısa bir bağırışla yere eğilirler,savaş başlamıştır.Bu çömeliş ve kalkışlar gitgide hızlanır,antik savaşın en devrine varılmıştır. Sonra yine dinlenirler ve yavaş,daha yavaş salınırken çelik çubuklar gibi dimdik dururlar.Artık savaş bitmiştir…Dans etmek ve ev kurmak insanın ilk sanatlarındandır. dans insanın gövdesiyle, yani kendisiyle ifade etmek istediği sanatların kaynağıdır…”
“Dans sevgiye sıkı sıkıya bağlıdır… Bodrum’da dğün danslarında gençler birbirlerini seçerler” diyen Halikarna Balıkçısı, “Aganta,Burina,Burinata, Turgut Reis, Mavi Sürgün, Merhaba Anadolu, Uluç Reis,Anadolu Tanrıları…” eserlerinde,makale ve mektuplarında düşlerini ve düşüncelerini harmanlamış bulunuyor.Hep aranıyor, her zaman heyecanla ve ilgiyle okunarak dillerde ve gönüllerde yaşıyor.
Antik Ege Uygarlığının temel felsefesini bütün yönleriyle derinliğine anlamak, düşlerinizi ve düşüncelerinizi geliştirmek için Halikarnas Balıkçısı’nın eserlerini okumak gerekir.