İSLÂM’DA FAZİLET VE ÂDAB

İSLÂM’DA FAZİLET VE ÂDAB YAHYA AKSOY
İslâm fazilet ve âdab dinidir. Adalet,ahlâk,temizlik, dürüstlük ve iyilik temelinde insanların kötülüklerden kurtulmasını esas alır.
Hz.Peygamber ” ben mekarim-i ahlâkı tamamlamak için gönderildim” diye buyurur.
Dini emirler insanı insan yapan buyruklardır. Buyruklar yalnız Hakk’a karşı değil tüm canlı cansız varlıllara karşı da vazifelerimizi gösterir.İnsanları ve tabiatı sevmemizi ve korumamızı emreder.
İnsanın kin ve nefretten uzak olunmasını, aklını bilgiyle, gönlünü sevgiyle donatmasını emreder. Nefsini cehalet ve günahtan uzak tutmasını öğütler.
Dinimizde âdab konusu geniş olarak ayrıntılı bir şekilde işlenmiştit:
Allah’a karşı ,Hz. Peygambere karşı, nefsimize, ailemize ve çocuklarımaza karşı, anne ve babamıza karşı, akraba ve komşularımıza karşı,insanlara ve vatandaşlarımıza karşı âdab öğütleri veren Sûreler bulunmaktadır.
“Rabbiniz bir olan Allahtır.”
“Ademoğlunun her ameli kendisinedir,ancak oruç müstesna.O benim içindir.Onun mükâfatını ben veririm.” Şüphesiz Rabbim duaları işitendir.”
Yunus Emre de “Yaratılanı hoş gör yaratandan ötürü.” diyor.
“(Resulüm) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarakk gönderdik.”
“Rabb’in yalnız kendisine tapmanızı ve anne-babaya iyilik etmenizi emretti. İkisinden birisi yahut her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa sakın onlara “of” deme,onları azarlama,onlara güzel söyle.”
“Allah adaleti,ihsanı ve akrabaya vermeyi emreder.Edepsizliği,fenalığı ve azgınlığı yasaklar,Öğüt almanız için size böyle öğüt verir.”
” Alllah size emanetleri ehline vermenizi,insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size böylece ne güzel öğütler veriyor. Doğrusu Allah işiten,görendir. ” (Nisa 58)
Dini öğütlerin birçoğunda halkın eğitilmesi,vatanın ve milletin korunması,halka adil davranılması,memleketin imar edilmesi,tabiatın ve bütün canlı cansız varlıkların koruması,halka iylik ve tardım edilmesi, insanın yaşatılması ve korunması,Yöneticilerin öfke,kin ve adaletsizliklerden uzak bulunmaları ifade edilir ve emredilir.
Ertuğrul’un ve Edebali’in Osman Bey’e, onun oğlu Orhan’a ve II.Beyazid’in Yavuz Sultan Selim’e öğütleri tarihe malolmuştur.
Ertuğrul Bey’in Osman Gazi’ye öğüdü:
“Bak oğul! Beni kır, Şeyh Edebali’yi kırma. O bizim boyumuzun ışığıdır. Terazisi dirhem şaşmaz. Bana karşı gel,ona karşı gelme.Bana karşı gelirsen üzülürüm,incinirim,ona karşı gelirsen gözlerim sana bakmaz.Baksa da görmez olur. Sözümüz Edebali için değil senceğiz içindir. Bu dediklerimizi vasiyetim say.”
Şey Edebali’nin Osman Bey’e öğüdü:
“Ey oğul! Beysin .Bundan sonra öfke bize,uysallık sana. Gücenirlik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize,katlanmak sana. Kötü göz, şom ağız,haksız yorum dize,bağışlama sana.
Ey oğul! Bundan sonra bölmek bize,bütünlemek sana. Üşengeçlik bize,uyarmak, gayretlendirmek,şekillendirmek sana.
Ey oğul! Sabretmesini bil.Vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma: İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.
Ey oğul! Yükün ağır,işin çetin,gücün kıla bağlı.
Allah yardımcın olsun.”
On bir ayın sultanı Ramazan’da,dinî ve tarihî öğütler, gönüllere işleyerek,içselleştirilsin.
YAHYA AKSOY