CHP’NİN HALLERİ

CHP’NİN HALLERİ

Ferruh Sidar

24 Haziran seçimlerinin üzerinden 6 gün geçmesine rağmen, yazılı ve görsel basının gündemi CHP
ve onun seçim sürecinde uyguladığı yol ve yöntem. İki kanal dışında -TV’lerin tümünde- AKP yanlısı
simaların CHP’nin içinde bulunduğu halleri tartışarak onun çıkmazına “sözde” ışık tutmaya çalışıyorlar
soluk soluğa.
(Seçim gününü kapsayan zaman dilimini kast ederek seferberlik çağrısı yapmakla birlikte, aynı gece
sırra kadem basan) Muharrem İnce’nin, Fazilet Partisi’nden kopup yeni bir parti kuran RTE gibi
davranmasını salık veriyor kimi AKP yandaşları; yeni bir oluşumun zamanıdır diyorlar. Kemal
Kılıçdaroğlu’nun derhal istifa etmesi gerektiğini savunanlar ise; Muharrem İnce’nin, partinin başına
geçtikten sonra CHP tabelasını -partiye duyulan alerjinin giderilmesi bakımından- indirmesini öneriyor
ısrarla…
Kurucusu başta olmak üzere, yıllarca CHP’yi -koro halinde- yerden yere vuran zihniyetin, 25
Haziran’dan itibaren birdenbire CHP ye -yine koro halinde- şefkatle yol gösterme çabası hiç kuşkusuz
amaçlı bir eylemdir; tek adam rejimine iman eden kesimin -etkisiz ve ahenk yoksunu bile olsa-
kararlılıkla evrensel demokrasi arayışındaki bir partiye yol gösterme uğraşı başkaca nasıl açıklanabilir
ki?
Kişiye dayalı keyfi yönetimi ret eden seçmen bloğu, 24 Haziran seçimlerinin son kavşak olduğunu
biliyordu. Ki, söz konusu seçmen -lideri olmamasına karşın- rejime dair halk oylamasında; oy
oranlarından da anlaşılacağı gibi, aynı tavrı sergiledi.
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin gösterdiği performansı saklı tutarak, seçmenin
aynı nedenle meydanlara indiğini, % 8 lik oy fazlasının da diğerlerinden güçlü olan Ana Muhalefet
Partisi’nin işaret ettiği adaya yukarıdaki gerekçeyle doğal olarak kaydığını düşünmek yerine “başarıysa
eğer” elde edilen otuz küsurluk oyun neden tek bir kişiye mal edilmek istendiğini anlamıyorum
doğrusu. Anlamadığım diğer bir husus ta, “önümüzde yürü denirse yürürüm,” diyerek CHP’nin iç
muhaliflerini hareketlendiren Muharrem İnce’nin; kurultay çağrısı yapmayacağı yönündeki
açıklamasının ardından -ince mesaj içeren tivitlerinin yanında- eski genel başkanlar aracılığıyla; Kemal
Kılıçdaroğlu’nun çekilmesi halinde partinin liderliğini seve seve üstleneceğine ilişkin duyurusu.
CHP’nin kurumsal kültürünü orijinal yapısına döndüreceği vaadindeki Muharrem İnce’nin; AKP
sözcülerinin, yandaş TV simalarının ve yazarçizer takımının bazı söylemlerine -denk gelmiş olsa bile-
paralel bir tutum izlemesi hüzün vericidir doğrusu. Karşı cephenin “çözüm arayışı” adı altında CHP’yi
topa tuttuğu şu günlerde, Muharrem İnce’nin -gönderdiği denizaltı torpidolarına son vererek- amacı
için başka yol ve yöntem arayışına girmesi iyi olmaz mıydı?
Hem CHP’yi, hem de Muharrem İnceyi savunmak durumundaki yönetimin işi çok zor. Kemal
Kılıçdaroğlu başta olmak üzere; hemen hemen hepsi başarısız olduklarını bilmekle birlikte, içten ve
dıştan yapılan baskıya direnç göstermeleri ve gösterecek olmaları ortam ve zamanlama bakımından
anlaşılır bir durumdur…
CHP, aslında seçimi 24 Haziran’da değil, rejimi halk oylamasına götürecek olan tasarının tartışıldığı
sırada kaybetti. Savunmasını, oturumdan bütünüyle çekilerek yapmaya yüreği yetmeyen; tasarıya
karşı çıkan tüm kitlelere çağrı yaparak demokratik hakkı olan toplanma ve yürüyüş eylemini

gerçekleştirmeyen CHP, bu yönüyle kederimiz, diğer açıdan ise; demokrasi adına ittifak kurduğu
partilere olan tutumu nedeniyle de umut olmayı -her şeye rağmen- sürdürecektir sanırım,
sürdürmelidir de ayrıca.
F.S /30.06.2018