Esad kazanırsa…

Esad kazanırsa…

Necdet Buluz

İdlib üzerinde Rusya’nın hava saldırıları ile başlayan operasyona Suriye ordusu da karadan destek veriyor. İdlib’in terörist gruplardan temizlenmesi ile birlikte Suriye’de taşlar yeniden oynayacak gibi görünüyor. Bundan en fazla etkilenecek olan ülkenin de Türkiye olabileceğine dikkat çekiliyor.

Nedenlerine bakalım:

Türkiye, önce Fırat Kalkanı, ardından da Zeytin dalı operasyonu ile sınırdaki Afrin ile, Cerablus-Mare hattını kontrol altına almıştı. Bu bölgeler halen TSK ile birlikte, Türkiye destekli Özgür Suriye ordusu kontrolü altında bulunuyor.

İdlib’in Esad yönetimine geçmesi halinde, Türkiye’nin kontrolündeki bölgenin de tartışmaya açılması söz konusu. Nitekim Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov son birkaç ay içinde çok defa “Suriye’de davetli olmayan ülkelerin kontrol ettikleri topraklardan ayrılmaları gerektiğini” söylemişti.

Lavrov’un “davet”ten kastı, Esad yönetiminin yapmış olduğu çağrı. Oysa Türkiye, Esad yönetimini tanımıyor ve Esad’ın itirazlarına rağmen Afrin ve Cerablus-Mare hattını kontrol ediyor. İdlib’den sonra, Rusya’nın Türkiye üzerindeki “Afrin ve Cerablus’u terkedin, Esad yönetimine bırakın” baskısının artması büyük olasılık olarak değerlendiriliyor.

İşin bir başka yönü de Suriye’deki PYD/ PKK silahlı grupların Esad ile iyi ilişkiler içinde bulunmasıdır. Türkiye için bir tehdit unsuru olarak görülen bu terörist gruplar, İdlib’in Esad’ın eline geçmesi ile daha güçlü konuma gelebilir.

Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kobani bölgesini kontrol eden PKK terör örgütünün uzantısı PYD-YPG de, İdlib operasyonunda Esad yönetimine destek veriyor.

Esad ile PYD-YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri geçen ay Şam’da resmen Suriye’nin geleceğine ilişkin görüşmelere başlamışlardı. Bu görüşmelerde Şam’ın tüm Suriye topraklarındaki hakimiyetine karşılık, Suriye’nin kuzeydoğusunda özerk bir yapı kurmayı amaçlayan PYD-YPG, istenmesi halinde İdlib operasyonunda Şam ordusuna destek verebileceğini de açıklamıştı.

Esad yönetimi, İdlib bölgesinin kayıtsız şartsız kendi yönetimine dahil olmasını istiyor. Şam’ın bu tutumu Rusya ve İran tarafından da tam olarak destekleniyor. Rusya ayrıca, İdlib’de üslenen cihatçı grupların, bölgenin hemen yakınındaki Rus üslerine yönelik saldırılarından da rahatsızlığını sürekli ifade ediyor. İdlib’de bulunan Rus vatandaşı cihatçılar da Moskova için ayrı bir endişe konusu; Putin yönetimi, bu cihatçıları ülkeye dönmeden, İdlib’de imha etmek yönünde politikalar izliyor.

Bu noktada Amerika da Suriye’de daha etkisiz hale gelebilir. Rusya’nın ve İran’ın Suriye üzerindeki hakimiyeti artar.

ABD ise, İdlib’de bulunan cihatçı örgütleri doğrudan desteklemese bile, Rusya’nın etkinliğini arttıracak her türlü adıma karşı çıkıyor. Son olarak ABD Başkanı Donald Trump, yaptığı açıklamada İdlib’e operasyon yapılırken insani unsurların da dikkate alınması gerektiği yönünde açıklamalarda bulunmuştu.

Çin de bir yandan İdlib’deki Çin vatandaşı cihatçı militanlardan “yerinde kurtulmak” isterken, diğer yandan Suriye iç savaşından ülkenin tek hakimi olarak çıkan Esad yönetimi ile ekonomik ilişkilerini geliştirmek istiyor. Bu nedenle Çin’in Şam’daki büyükelçisi geçen ay, İdlib’de gerekirse Çin’in de askeri olarak Şam yönetimine destek olabileceğini açıklamıştı.

Kafalardaki sor şu:

İdlib, Esad güçlerinin eline geçerse ne olur?

Esad güçlerinin İdlib’i ele geçirmesi, bu bölgede bulunan yıllardır Şam yönetimine karşı savaşan cihatçıların tümünün yok edileceği anlamına geliyor. Cihatçılar ve ailelerinin bu büyük operasyondan kaçmak için kuzeydeki Türkiye sınırına doğru hareket etmeleri bekleniyor. BM’nin geçen ay verdiği rakam, operasyonun olması durumunda yaklaşık 700 bin sivilin Türkiye’ye sığınmacı olarak girmeye çalışacaklarını içeriyordu.

Bir de İdlib’de kontrolün kimin ya da kimlerin elinde olduğuna bakalım:

İdlib, Suriye’de iç savaşın başladığı ilk günlerde El Kaida terör örgütünün Suriye’deki uzantısı El Nusra’nın kontrolüne girdi. El Nusra, BM tarafından terör örgütü ilan edilmesinin ardından, adını değiştirip Heyet Tahrir El Şam yaptı. Ancak bu yeni isimli örgüt de yine hem Rusya, hem ABD, son olarak da geçen hafta Türkiye tarafından “terör örgütü” ilan edildi.
İdlib’de Heyet Tahrir El Şam dışında, bir de Suriye vatandaşı olmayan cihatçıların kurdukları örgütler var.

Bunlardan öne çıkanlardan biri Çin’in Uygur bölgesinden Suriye’ye savaşmaya gelen cihatçıların oluşturduğu Türkistan İslam Partisi. Rusya’nın Müslüman nüfuslu bölgelerinden gelen cihatçıların da kendi kurdukları küçük gruplar, kentin bazı bölümlerinde yönetime hakim durumdalar.
Ayrıca Nureddin Zengi’nin kurucuları arasında olduğu Cephe Tahrir örgütü de kentin bir bölümünü kontrol ediyor.

necdetbuluz@gmail.com

www.facebook.com/necdet.buluz