GARİP AHLAT AĞACI

GARİP AHLAT AĞACI YAHYA AKSOY
” Tarihi edebiyattan öğrenmeyi her zaman yeğledim” diyen değerli yazar Doğan Hızlan, “Sonbahar sanatın ilk baharıdır” demiş .
Bu anlatım, edebiyatın hayat içerisinde yerine ve sanatın özelliklerine işaret etmekte.
Ahlat, alıç,çınar,ceviz,hurma, incir ağaçları çoğunlukla tek başına dağ ve tepe yamaçlarında yerini alarak insanlara ve çevresine yararlı olurlar,sanatçıya ilham veririrler ve sanata konu olur, anlam katarlar. Yalnız başına bu görüntüler insanın yanlızlığını da hatırlatır. Yalnız olan tüm canlılar “GARİP” sıfatı ile anılırlar. Geçtiğimiz günlerde “Ahlat Ağacı” filmi yarışmada ödül aldı.
Bodrum-Güllük körfezi kıyısında bahçemiz yakınında ,tek başına duran ve yıllara, kasırgalara direnerek ayakta kalmaya çalışan, üzeri meyve dolu ahlat ağacı için Ankara’da doğup İstanbul’da yaşayan eczacı komşumuz Arif Erdağ, bir gün şöyle dedi:” Bu yabani ahlat ağacı gözümüzün önünde duruyor ve hiç meyvesini yiyemiyoruz,kesilse acaba nasıl olur? “Şairin “Sakın Kesme” şiirini hatırlattım ve şöyle dedim: “O garip ahlat ağacı, geçenlerde filme konu oldu ve ödül aldı.Onun en güzel meyvesi bu uluslararası ödüldür ve o kesilirse dünyada yankılanır ve ödülü geri alırlar.Bırakalım o da öyle kalsın.Aşı ı yapılsın veyvesi tatlansın.Gelen- geçen ve kurt -kuş yesin beslensin…” Ahlat ağacı etrafındaki çamlar,begonviller,zakkumlar,kapariler, palmiyeler ve ege denizi ile kardeşcesine mutlu ve verimli bir şekilde kıyıda yaşamaya devam etmekte.Bırakalım tüm meyveli,meyvesiz ağaçlar yaşasın. yemyeşil görünümleri ile doğaya ve insana sağlık için oksijen göndersinler.
Yalnızlık üzerine çok sayıda türküler,şarkılar, şiirler ve öyküler vardır.Ünlü şair Nâzım’ın söylediği gibi: “Bir ağaç gibi tek ve özgürcesine,bir orman gibi kardeşcesine…”yaşanabilir.
Akdağmadenli bir hastanın İstanbul hastanesinde yalnız kalınca,içini döktüğü”Hapishane önünde incir ağacı” türküsü dillerde ve gönüllerde yerini aldı. Ağaçlar, insanların dert ve mutluluk ortağıdırlar.
“Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni, tepesinde bir çınar olsun,taş maş da istemem hani.” diyen dünya şairi Nâzım “salkım Söğüt” şiirinde şöyle demekte:
“Akıyordu su /gösterip aynasında söğüt ağaçlarını
salkım söğütler yıkıyordu suda saçlarını
ağlama salkım söğüt ağlama !
kara suyun aynasında el bağlama!/el bağlama!ağlama!”
Ağaçların da dili var, çiçekleri , kuşlarda şarkı, şairde şiir olur. meyveleri yiyenler hayat bulur.İnsan ve ağaç birlikte doğar. Doğan her çocuk adına bir ağaç dikilmesi, geleneğimizde vardır.Ağaç keserek değil, ağaç dikerek yoluna gidenler yorulmazlar, yorulsalar da yorgunluklarını bir ağacın altında çıkarabilirler. Ağaç hayattır.Ahlat’ta onun simgesidir.