ÇALIKUŞU’NDAN ALINACAK DERSLER

ÇALIKUŞU’NDAN ALINACAK DERSLER YAHYA AKSOY
Edebiyat tarihimizde seçkin bir yeri olan yazar Reşat Nuri Güntekin’in, iyi öğretim görmüş bir İstanbul kızının, Anadalu’nun çeşitli köy ve kasabalarında öğretmen olarak yaşadığı serüveni anlatan ÇALIKUŞU romanı, sosyal, kültürel ve eğitim alanlarında özgün yerini korumaktadır.
Duygusal bir sevgi ve heyecanla dolu olan roman, her yaştan insanın heyecanla, hevesle ve merakla okuyacağı bir konuya, anlatım ve içeriğe sahip bulunmaktadır.
Ülkesine ve toplumuna heyecanla hizmet ederek faydalı olmayı amaçlayan güzel insan Feride’nin(Çalıkuşu) bir ışık olarak karanlıkları aydınlatmak istemesi örnek bir davranış olarak değerlendirilmektedir.
Çalıkuşu romanından alıntılar bize ışık tutmakta ve yol göstermektedir:
“Dördüncü sınıftaydım.Yaşım on iki kadar olmalı.Fransızca muallimimiz Sör Aleksi, bir gün bize yazı vazifesi vermişti.”Hayattaki ilk hatıralarınızı yazmaya çalışın.Bakalım neler bulacaksınız? Sizin için güzel bir hayat temini olur,”demişti.
Hiç unutmam; yaramazlığımdan, gevezeliğimden bıkan öğretmenler, o sınıfta beni arkadaşlarımdan ayırmışlar,bir köşede tek kişilik bir küçük sıraya oturtmuşlardı…
… Ders esnasında ellerim çenemin altında kilitli, sör hocalarıma çok ruhani görünmesi gereken bir vaziyette gözlerimi göğe-panjur aralıklarından görünen hakiki gökyüzüne-uydurduğum zaman, onlar bunu bir uslanma başlangıcı sanarak sevinirlerdi. Ben de onları atlatarak bizden gizlemeye çalıştıkları hayatı seyrediyormuşum gibi bir şey, bir anlatma ve intikam zevki duyardım….
Aradan yıllar geçti.Yabancı bir şehirde,yabancı bir otel odasında ,sırf bitip tükenmeyecek gibi görünen bir gecenin yalnızlığına karşı koymak için hatıralarımı yazmaya başladım…
İstanbuldan çıkıncaya kadar,Eyüpsultan’daki Gülmisal Kalfa’nın evinde gizlenmeye karar vermiştim.Gülmisal Kalfa, annemin dadısıydı…
Anadolu’da nasıl hocalık edeceğimi,neler yapacağımı öyle neşe ile anlatıyordum ki,nihayet o da(kalfa) benim heyecanıma katıldı…
Ah kalfacığım,diyordum,kim bilir gideceğim yerler ne kadar güzeldir…
Kalfa:”Feride,evlatcığım,sen çok yanlış yola gidiyorsun…
Feride: “Görürüz bakalım hangimizin yanlış gittiğini…
…Ben Zeyniler’e geleli aşağı yukarı tam bir ay olmuş.Bu bir ay, bana on yıldan daha uzun görünüyor…Bir sabah, Zeyniler Köyü’nden getirdiğim evrakı çantama doldurarak Maarif Müdürlüğü’ne gittim.Munise’yi uykuda bırakmıştım…
…Aziz eniştemin bir sözü var vardı.Ara sıra beni ellerimden tutarak:”Ah, benim yapışkan kızım,evvela insanı yadırgarsın,kaçarsın; sonra çamsakızı gibi öyle bir yapışırsın ki…”derdi… Her ayrıldığım yerde kalbimin bir parçasını bırakırsam âlâ!…Çoban Mehmet, Zehra ile, bana yeni doğmuş bir keçi yavrusunu göndermiş…
…Feride, Uzun bir susuzluktan sonra berrak bir dereden kana kana su içen bir kuş gibi canlanıyor,ayağını yere vurup yüzünü göstermemek için bir yandan bir yana çevirerek:
-Ne ayıp,Yarabbi,ne ayıp! Sen sebeb oldun vallahi, sen sebeb oldun,diye hırçınlaşıyordu.
Yanlarındaki ağacın dalında bir çalıkuşu ötüyordu.” diye biten,nenfes nefese okunan ve güncelliğini hep koruyan ÇALIKUŞU romanından alınacak dersler bulunmaktadır.