TARİHTE İKİLEMLER VE SONUÇLARI

TARİHTE İKİLEMLER VE SONUÇLARI YAHYA AKSOY
“ Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar”-fikirlerin çarpışmasından hakikatler ortaya çıkar.Fikirlerin gelişmesine hizmet eden düşünceler ve düşler sonucunda yepyeni eserler meydana getirilir. Evet-hayır, siyah-beyaz, dedi ki dedim ki,,bana göre-sana göre,eşkıya-evliya, tembel-çalışkan , eski-yeni,çağdaşlaşma ve taassup çatışması tarih boyunca olagelmiştir.Yaşamın her aşamasında da olacaktır.
“Koyun,kurt ile gezerdi,fikir başka başka olmasa” diyen Veysel ile “Düşünüyorum o öyleyse varım” diyen bilgin,”Sevgi,muhabbet kaynar ocağımızda, aslanla ceylan dost olur kucağımızda” felsefesinin yaratıcısı Hacı Bektaş Veli, “güneş doğar, ay batar,canlılar yatar, kalkar” diyen şair farklılıklara işaret etmekteler…
Farklı olanı fark etmek bilgi ve yetenek ister.İnançlar, yönetim tarzları, eğitim ve kültür farklılıkları bireyler ve toplumlar arasında bazı konularda ikilemler yaratır.Fanatikler arasında çatışmalara kadar gider.
Darendeli halk ozanı İbrahim Güleç şöyle demekte: “…Fikirle savaş fikirle yarış/Kılıç en sonunda vurulur oğul/ Senlik benlik kalkarsa/Taş taşın üstüne örülür oğul…/”
Osmanlı devleti, çok çeşitli inançları bünyesinde koruyan ve yöneten bir anlayışa sahipti. Zamanla ortaya çıkan ayrılıklar, çatışmalar ve savaşlar sonucunda dağılmak durumunda kaldı. 31 Olayını, isyanları,mutlakıyet, meşrutiyet, Tanzimat dönemlerini yaşadı. Çağdaşlaşma ve taassup ikilemleri arasında uzun yıllar yaşadı. Avrupalı mı, Asyalı mı, Orta Doğulu mu olacak çekişmeleri tarih boyunca sürdü. Cumhuriyet dönemi ile yep yeni bir döneme geçildi.
İkilemler dünyanın bütün ülkelerinde görüldü ve görülecek. Avrupa reform ve rönesans dönemini ve acı iç savaşları yaşadı.ABD uzun yıllar iç çekişmeler, savaşlardan sonra istikrara kavuşarak bugünlere geldi. İç çekişmeler ve ikilemler sonucu Fransız İhtilâli’ni yarattı.Tarih sayfaları ikilemlerle dolu.Olaylar,sebepleri ve sonuçları incelendiği zaman bu gerçek görülmekte.
Fikir adamları her dönemde yeni şeyler söylediler, yazdılar.Dünyanın gelişmesine ayak uydurmanın çağdaşlaşmaktan geçtiğini hep vurguladılar.Bunun aksini savunarak tutuculuğu savunanlarda vardı.Zaman yanlışlıkları ayıklayarak ilerledi. İlerleyen dünyaya ayak uyduramayanlar geride kalmaya mahkûm olmakta.
Akıl, bilim,teknoloji ışığında ülkeleri ve toplumları geliştirmek esas olmakta.O zaman toplumlar huzur, refah ve adalet içinde yükselerek gelişmeye devam etmekteler.