YARDIMLAŞMA KÜLTÜRÜNÜN YÜCELİĞİ

YARDIMLAŞMA KÜLTÜRÜNÜN YÜCELİĞİ

YAHYA AKSOY

Elazığ ve Malatya’da deprem oldu,Tüm Türkiye acıyı paylaşmak ve yardıma koşmak için seferber oldu.
Halkımız, dayanışma kültürünü doruklara taşıdı ve yüceltti. Ülkemiz halkı ve Tüm dünya bu acı olay
karşısında insani duygularla yardımlaşmak için ayağa kalktı.
Tarihimizin ve kültürümüzün temel taşını oluşturan, geçmişten günümüze ve geleceğe uzanan
yardımlaşmanın asaletini ve yüceliğini bir kez daha Elazığ ve Malatya depreminde görmekteyiz.
Kaderde,kıvançta, tasada ortak halkımız, Millî dayanışma gücünü benliğine sindirmiş ve
bayraklaştırmıştır.
“Bayramda seyranda bu ana yurtta/İnsan birbirine sarılır oğul/Barışır birleşir sevinçte dertte/Taş taşın
üstüne örülür oğul” diyen Malatya-Darendeli rahmetli âşık İbrahim Güleç-Beyanî ,kültürümüzdeki
yardımlaşmayı çok güzel değerlendirmiş.
Kültürün temelini oluşturan gelenek ve göreneklerimiz içinde çok anlamlı ve önemli bir yer tutan
YARDIMLAŞMA-İMECE, büyük bir sosyal ve ekonomik ihtiyaçtan doğmuştur.
“Bir elin nesi var iki elin sesi var” söyleminde anlatılan karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma ile birlikte iş
görme anlayışı, özellikle doğal afetler karşısında yıllardır ülkemizde hakim olmuştur.
“Komşu komşunun külüne muhtaç” sözünde saklı olan anlayışı toplumsal gerçek haline getiren
halkımız,bu ruhu yüreğinin bütün sevgisiyle uygulama alına aktarmaktadır.
El ele ve gönül gönül e zorluklara karşı omuz omuza olmak durumunda olan halkımız köyde ve kentte
yan yana birlikte yaşamanın gereğini yapmaktadır. Ortak sorunlara ortak çözüm yolları bulmak. Taşın
altına hep beraber el koymak. O zaman en zor şartlarda bile güc ve emek birliği başarıya ulaşmaktadır.
XIII.yüz yılda Anadolu’yu gezen ünlü seyyah İbni Batuda , ahi tekkelerine ve sofralarına konuk olmuş ve
gördüğü yardımlaşmaları kaleme almıştır. “İnsanlar birlikte üretiyorlar, güzel yemeklerini birlikte
sofralarda paylaşıyorlar, zoru başarıyorlar,kardeşlik içersinde yaşıyorlar ” diye anlatmakta.Aynı anlatımı
Evliya Çelebi Seyahatnâmesi’nde de görmekteyiz.
Halkın sosyal ve kültürel yaşamı değişen hayat koşullarına göre değişen iş ve çalışma yöntemlerini
ortaya çıkarmakta.İnsan yalnız değildir. İnsanlar birbirine yardım etmek ve omuz vermek
durumundadırlar. İnsan ve insanlar,doğa ve insan,insan ve yaşam iç içedir.
Aynı türküleri söyleyen, aynı halk oyunlarını omuz omuza ve el ele oynayan, aynı mutfak zenginliğini
paylaşan ‘ komşuda pişer bize de düşer ‘anlayışını benimseyen insanlarımızın dostluğu ve kardeşliğine
yardımlaşma- imece kültürü büyük katkılar sağlamış ve sağlamaya devam etmektedir.
Birlikten kuvvet doğar.İmecenin en güzel örneği karıncalarda, arılarda ve kuşlarda görülmektedir. Bir de
halşkımız da.
“Devletin gücüne güvenilince/Yaşamak güzeldir bunu bilince/…Biriz beraberiz köyde ve kentte/Saymakla
bitmez bunlar elbette…” diyen âşık Beyanî’nin ifade ettiği gibi, deprem kuşağında bulunan Türkiye’de,
devletimize ve halkımıza büyük görevler ve sorumluluklar düşmektedir. Bu deprem gerçeğine ve
felaketine karşı bilim ve teknoloji alanında ortak aklı kullanarak, acıları azaltmak mümkündür.
Elazığ ve Malatya’da olan deprem sonucunda aramızdan ayrılan kardeşlerimize Allah tan rahmet,
yaralılara şifa ve halkımıza baş sağlığı dileklerimizi sunuyoruz.

YAHYA AKSOY