TÜRK MEDENÎ YASASI

TÜRK MEDENÎ YASASI

YAHYA AKSOY

“Efendiler,milletimizin amacı, milletimizin ülküsü, bütün dünyada tam manasıyla medeni
bir toplum olmaktır… Medeniyet yolunda yürümek ve başarılı olmak yaşamak için şarttır.”
ATATÜRK
Türkiye Cumhuriyeti bir uygarlık projesidir. Türk Medeni Kanunu ,17 Şubat 1926 ‘da TBMM tarafından
kabul edildi . Hayati, öncelikli ve önemliydi.
TÜRK HUKUK DEVRİMİNİN SİMGESİ…Türk Medeni Kanunu, Atatürk devrimlerinin temeli, dinsel hukuk
düzeninden laik hukuk düzenine geçişin belgesi, bir hukuk ve uygarlık anıtı olarak kabul edilmektedir.
Türkiye’de 17 Şubat 1926’da İsviçre Medeni Kanunu örnek alınarak TBMM’de kabul edilen ve 4 Ekim
1926 tarihinde yürürlüğe konulan 743 sayılı kanundur. 1 Ocak 2002 tarihinde Türk Medeni Kanunu’nun
yürürlüğe girmesiyle yürürlükten kalkmıştır.
Medeni hukuk, şahıslar arasındaki ilişkileri düzenleyen, şahısların doğumdan (tüzel kişilerde
kuruluşundan) ölümüne (tüzel kişilerde sona ermesine) ilişkilerini düzenleyen özel hukuk dalıdır. Kişiler
hukuku, aile hukuku, eşya hukuku, miras hukuku medeni hukuk kapsamında yer alır ve medeni kanunla
düzenlenirler. Borçlar hukuku ve ticaret hukuku da aslında medeni hukukun uzantısıdır. Medeni hukuk
salt bir hukuk dalı olmaktan öte hukukun özüdür.
Türkiye’de Medeni Kanun, İsviçre Medeni Kanunundan iktibas edilmiştir. Kazuistik metoda sahip Prusya
Kanunu ile devrimci bir felsefeye sahip katı Fransız Kanunu arasında kalarak ortalama bir yol izlemiştir.
Kanuna öncelik tanımakla birlikte hakime takdir hakkı da tanımaktadır.
1926’da kanunun getirdikleri şu şekildedir;
Ailede kadın-erkek eşitliği sağlandı.Evlilikte resmi nikah zorunluluğu getirildi.Tek eşle evlilik esası
getirildi.
Kadınlara, istedikleri mesleğe girebilme hakkı tanındı.Mahkemelerde tanıklık yapma, miras ve boşanma
konularında kadın-erkek eşit hale getirildi.Patrikhanelerin, din işleri dışındaki yetkileri kaldırıldı.
Osmanlı devleti kanunlarında erkeğin üstünlüğüne dayanan bir düzen vardı.aile hayatında mirasta
şahitlikte ve bunun gibi bir çok konuda erkeklerin daha fazla hakkı vardı.laik hukuk anlayışı ise bu
farklılıkları kabul edemezdi.Bu nedenle dini kurallara göre düzenlenmiş olan Mecelle adlı kanun kitabı
Türkiye Cumhuriyetinin medeni kanunun oluşturamazdı.Bu amaçla Avrupa ülkelerinde uygulanmakta
olan Medeni kanunlar incelenmiş ve İsviçre medeni kanun tercüme edilip düzenlenerek Türk Medeni
kanunu olarak kabul edilmiştir.
İsviçre Medeni Kanununun Seçilmesinin Nedenleri:
* Avrupa’da hazırlanan en son Medeni kanun olması ve her türlü yenilikleri içermesi,
* Sorunlara akılcı ve pratik çözümler getirmesi,/ Demokratik olması,
* Kadın-erkek eşitliğine dayanması,/ Laik bir anlayışla düzenlenmiş olması,
Medeni Kanunun Kabulünün Sonuçları:
* Resmi nikah zorunlu hale getirilmiştir.Böylece evlilik devlet kontrolü altına alınmıştır.
* Tek eşle evlilik zorunluluğu getirilerek Türk ailesi modern bir yapıya kavuşturulmuştur.
* Mirasta kız ve erkek çocukların eşit pay almaları sağlanmıştır.
* Boşanma hakkı düzenlenmiş ve kadınlara da bu konuda haklar tanınmıştır.
* Kadınlara istedikleri işte çalışabilme hakkı tanınmıştır.Böylece kadın ve erkekler arasında ekonomik ve
sosyal alanlarda eşitlik sağlanmıştır.
* Toplumsal hayatın çağdaş kurallara göre düzenlenmesinin sağlanması Türkiye’de yaşayan gayrimüslim

halkı da etkilemiştir.Müslüman olmayan halk Lozan antlaşmasının kendilerine tanıdığı haklardan
vazgeçerek Türk medeni kanununa uymak istemişlerdir.Bu istekleri kabul edilmiştir.
* Patrikhane ve konsoloslukların yargı yetkileri sona ermiştir.
* Türkiye’de hukuk birliği sağlanmıştır.
* Laik hukuk anlayışı toplumun her kesiminde uygulanır hale gelmiştir.
Atatürk, 1923 yılında Bursa’da halka yaptığı bir konuşmada şöyle diyordu:”Yeni Türkiye, ne zamana ne
de ihtiyaca uymayan mecellenin hükümlerine bağlı kalamaz. En uygar uluslar derecesinde hukuk
kurallarımızı da iyileştireceğiz. Yüz sene, beş yüz sene, bin sene evvel yaşayan bir toplum için yapılan
yasalarla bugünkü toplumu yönetmeye kalkışmak gaflettir, cehalettir.”
Cumhuriyet’in kuruluşu ile yeni bir devlet yapısı oluşturulurken var olan hukuk düzeninin iyileştirilmesi,
çağdaşlaştırılması amaçlanmıştı. 1923’de Adalet Bakanlığı bünyesinde, başta Mecelle olmak üzere
temel bazı yasaları yeniden düzenlemek üzere iki komisyon oluşturuldu.
Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, batıdaki örneklerinden yararlanarak hukuk sisteminin yenilenmesi
kararını, “Türk İhtilâli’nin kararı, batı uygarlığını kayıtsız şartsız kendisine mal etmek, benimsemektir. Bu
karar, o kadar kesin bir azme dayanmaktadır ki, önüne çıkacaklar, demirle, ateşle yok edilmeye
mahkumdurlar. Bu prensip bakımından yasalarımızı olduğu gibi batıdan almak zorundayız sözleriyle
açıkladı.
Batılı ülkelerin medeni kanunları incelendikten sonra Medeni Kanun’un hazırlanmasında, İsviçre Medeni
Kanun’u esas alındı. 1912’de yürürlüğe giren İsviçre Medeni Kanunu, dilinin basitliği, kadın-erkek
eşitliğine dayalı bir aile düzeni içermesi ve hakime takdir yetkisi vermesi nedeniyle benimsendi.
Türk Medeni Kanunu Tasarısının hazırlanması için hukukçu milletvekillerinden, öğretim üyeleri, yargıç ve
avukatlardan oluşan 26 kişilik bir komisyon kuruldu. Bu komisyon, İsviçre Medeni Kanunu’nu Türkçe’ye
çevirdi ve yeni bir metin oluşturdu.
Komisyonun hazırladığı taslak, 20 Aralık 1925’de Bakanlar Kurulu’nda (3. İnönü Hükümeti) görüşülerek
kabul edildi.Tasarının genel gerekçesi, Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt tarafından kaleme alındı.
Bozkurt, gerekçede, “Türkiye halkı, adaletin uygulanmasında kuralsızlık ve sürekli kargaşa karşısındadır.
Halkın kaderi belli ve yerleşmiş bir adalet esasına değil, raslantı ve talihe bağlı, birbiriyle çelişkili ortaçağ
dinsel hukukun kurallarına bağlı bulunmaktadır. Cumhuriyet, Türk adaletinin bu karışıklıktan, yokluktan
ve pek ilkel durumdan kurtarılmasını devrimin ve yüzyılımız uygarlığının gereklerine uyan yeni bir Türk
Medenî Kanunu’nun hızla vücuda getirilmesini ve uygulamaya konulmasını zorunlu kılmıştır” dedi.
Tasarı, kısa bir görüşmeden sonra, 17 Şubat 1926’da kabul edildi. 4 Nisan 1926 tarihli Resmi Gazete’de
yayımlanan yasa, 6 ay sonra, 4 Ekim 1926 ‘de yürürlüğe girdi. Korunarak geliştirilmelidir.
“…Memleketimizin çağdaşlaşmasını istiyoruz “ diyen ve uygarlığın temelini oluşturan “Türk Medenî
Yasası’nın çıkaran büyük Önder Atatürk’e minnet ve saygılarımız sonsuzdur.

YAHYA AKSOY