GÖÇMEN KUŞLAR

GÖÇMEN KUŞLAR

Yahya AKSOY
Dünya kültürleri arasında özel ve özgün bir yere sahip olan KUŞLAR için söylenmiş ve söylenecek sözler, şarkılar, türküler ve
öyküler sonsuza dek sürüp gidecektir.
Kuşların tarihi ile ilgili özel kütüphaneler kurulmalı ve müzeler açılmalıdır.
Son baharın ters esen rüzgârları arasında savrulan sararmış yapraklar arasında mavinin kırk tonu arasında, rengârenk
kanatları, gagaları ve tüy gibi ipeksi gövdeleri ile bir disiplin içersinde katarlar halinde sıcak bölgelere uçan kuşların yolculuğu
başladı.
Göçmen kuşların bu yolculuklarını, derin bakışlarla ve hayranlıkla izleye insanların ; ” Uçun kuşlar uçun sılaya doğru/Anadan,
babadan, yarden bir haber yok mu?” diye seslenmekteler.
Özlemleri, duyguları ve sevgileri gönülden gönle dağlar , ovalar, çöller, denizler ve okyanuslar ötesine taşıyan TURNALAR’ ı gören
insanların ; “Turnalar uçun ,sıladan geçin, yarimi seçin …” diye mırıldanmaktalar.
Yalnız gönülden gönle değil, kentlerden kentlere, ülkelerden ülkelere de “NUH TUFANI” sonrasında sevgiyi, barışı, dostluğu
ağızlarında zeytin dalı ile taşıyan güvercinler dünya barış sembolü olmuşlardır.
Bir doğa ve tarih harikası olan ülkemizi ,doğa harikaları kuşlar 490 ‘a varan çeşitleri ile süslemekte ve kuş cennetine çevirmekteler.
Farklı olanı fark eden insanlar bunları görmekte ve kuşlar üzerine öyküler, türküler, şiirler , şarkılar ve deyişler söylemekteler.Ne yazık
ki kuş cenneti olan göllerimiz de kurumaktalar.
Ülkemizin dört yanında doğanın gerçekleri ile uyum içersinde yaşayan dünya harikası kuşların huzurunu, yuvasını ve obasını
insanlar bozmaktalar. Bu en büyük insanlık suçudur.Çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğine indirilmiş en büyük darbedir .
Avcı kahvelerinde toplanan avcılar ,atar tutarlar,öyküler öyküleri kovalar ve fırtınalı havalarda gök yüzünden sürüler halinde nehir,
çay kenarlarına ve göllere inmeye çalışan kuş sürüleri için şöyle derlermiş :
“Kurban olayım fırtınaya -tipiye, sürdü getirdi bizim kapıya…”
Yıllardır avcılar , iki gram etleri için , kuş sürülerini yok ettiler, tükettiler, torunlarına dünya karikası kuşlar yerine , acıklı , renkli ve
düşündüren avcı öyküleri bıraktılar… Söyle söyle dinle, dinle dinle ve ah ! vah ! ile ağla, çırpın ve dizlerini döğ. Soyları tükenen
kuşları tekrar kimse getiremez. fotoğrafları kalan kuşlar ancak düşlerde yer alır…
” Dedelerimiz koruk üzüm yediler torunlarının dişleri kamaştı ” atasözünü tekrarla.
Dün yapılan yanlışlığın , bugüne ve yarına hep yansıyacağını unutma.
Herşeyi sineye çeken, vurdumduymaz insanların oluşturduğu toplumlarda, kuşların önemi pek anlaşılmamakta. Ünlü öykü yazarımız
Sait Faik Abasıyanık , adalarda kuşların yok edilişi için” SON KUŞLAR” öyküsünde, “Bizim için değil ama çocuklar, sizin için yazık
olacak” demekte.
Bodrum Tuzla Koyu’na yaz aylarında konuk olan FİLAMİNGOLARI tüfekle vuran bir vatandaşı yargılayan hakim, vatandaşa önemli
bir ders vermiş ve şöyle demiş : “Filamingolar ülkemize kısa süreyle konuk olmaktalar , ülkemize değer katmaktalar ,İnsan
misafirine ateş açar mı ? Bir daha tekrar bu suçu işlersen sana iki kat ağırlaştırılmış ceza vereceğim…”
Derlediğim pekçok avcı öyküsünde , turnalara, filamingolara, kekliklere, yaban kazlarına, toylara, leyleklere, ördeklere,
bıldırcınlara, bağırtlaklara,kelaynaklara,kanaryalara , binbir çeşit balıkçıla ve daha yüzlerce kuşa yersiz, keyfi, bilgisiz ve
saygısızca yapılan haksızlıkların hesabı sorulsa mahkeme dosyaları depolara sığmaz.
Bodrum koylarında güneşin doğuşu ve batışı ile martıların , turnaların uçuşu ve filamingoların dostluğunu gördükçe şiirsel gerçeği ve güzelliği dizelere aktardığım olmuştur :
“Bodrum’da martı ve turna olsam / Egenin güzel kuşlarını begonvillerle donatıp/
Barış ve dostluk dileğiyle uçursam/ Dünya insanlığına ulaştırsam…”
“Dağlar ile taşlar ile, seherdeki kuşlar ile çağırayım Mevlâm seni …” ve ” Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi ,
sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz” ve “Düşmanımız kindir bizim…” diye seslenen , sevgi ve hoş görü ustası
YUNUS EMRE’ nin düşüncelerini bayrak yapın. Kuşlarla dünyaya salıverin…!
YAKALI TOY KUŞU ‘LAZİZE’
Anadolu ́da nesli tükendiği düşünülen yakalı toy kuşu, en son 1912 yılında Kars’ta görülmüştü. Tekrar 20 Ekim 2020’de
Akçaabat’ta görülünce adeta mucize olmuş ve büyük sevinç yaratmıştı.
Ancak Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği tarafından kırmızı listeye alınan yakalı toy kuşunun
topraklarımızdaki yaşamı maalesef çok sürmedi.
Kazakistan’da üretilip sırtında takip cihazıyla doğaya salınan kuş göç yorgunu olarak bitkin bir halde 20 Ekim günü
Akçaabat’ta bulundu.
Kuş gözlemcileri tarafından bulunan yakalı toy kuşu hemen Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ekiplerine teslim
edilerek tedavisine başlandı.
Tedavi edildikten sonra 14 gün önce Gümüşhane’de yeniden doğaya salındı.
Uydu ve radyo frekanslarıyla takip edilen kuşun bakımını Trabzon’da doğa fotoğrafçısı Hakan Kahraman üstlenmiş ismini
de ‘Lazize’ koymuştu.
Ne yazık ki Lazize iyileştikten sonra ancak 600 kilometre uçabildi. Takip cihazından 4 gün boyunca sabit bir noktadan
sinyal gönderirken son 2 gün o sinyaller de kesilmişti.
Bunun üzerine harekete geçen Hakan Kahraman yakalı toy kuşunu Yozgat’ın Sorgun ilçesinde av tüfeğiyle vurulmuş halde
ölü olarak buldu.
Eşsiz bir canlı daha böylece bilinçsiz biri tarafından hiç çekinilmeden yok edilmiş oldu.

Yahya AKSOY