“Tasarruf mu dediniz?…”

“Tasarruf mu

dediniz?…”

 

Necdet Buluz

 

 

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan kamuda tasarruf genelgesi tartışmaları sürüyor. Özellikle Cumhurbaşkanlığı ve TBMM’nin bu genelgenin dışında bırakılması tartışmaları daha da büyütmüş bulunuyor.

 

Bütçe açığını kapatmak, gereksiz harcamalardan kısmak için tasarrufa gidilmesi gerektiğini her zaman destekledik. Bu konuda geç kalınmış olsa bile genelgenin hedefine ulaşmasını bekliyoruz.

 

Köşemizde zaman zaman Prof. Dr. Cemalettin Taşkıran Hoca’yı konuk ediyoruz. Sosyal medyada paylaştığı önemsediğimiz yazılarını da sizlerle paylaşıyoruz.

Hocamız, Tasarruf Genelgesi konusunu ele almış enine boyuna değerlendirmiş. “Tasarruf mu dediniz?” başlığı altında yazdığı bu yazıyı biz de bugün sayfalarıma alarak sizlerle paylaşmak istedik:

 

 

“Geçen haftanın gündem konularından biri de Cumhurbaşkanınca açıklanan “Tasarruf Genelgesi’ydi. Önceden bu yazıyı yazmıştım ama son zamanlardaki yoğunluğum bugüne bıraktı paylaşmayı.

Söz konusu genelge Resmi Gazetede yayınlandı. Buna göre kamu kaynaklarının amaca uygun azami tasarruf prensiplerine riayet edilerek kullanılmasının her kamu kurumu ve görevlisi için bir görev ve aynı zamanda bir mecburiyet olduğu vurgulandı.

 

Kamu kurum ve kuruluşlarının harcamalarında tasarruf sağlanması, bürokratik işlemlerin azaltılması ve kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanımına ilişkin tedbirlerin alınmasının gerekli olduğu bildirildi. Artık kamuda araç alımından personel alımına, araç kiralamadan, bina kiralamaya kadar hemen hemen her alanda tasarruf yapılması öngörülüyor.

 

Genelgede kamu idareleri ve bu idarelere bağlı kamu kurum ve kuruluşları ile il özel idareleri, belediyeler ve bunların bağlı kuruluşları, Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile bunların doğrudan veya dolaylı sermayesinin yarısından fazlasına sahip oldukları her çeşit kuruluş, kurum,, birlik, işletme ve şirketler, özelleştirme kapsam ve programına alınmış hisselerinin yarısından fazlası kamuya ait olan özel hukuk hükümlerine tabi kuruluşlar, fonlar, döner sermayeler ve diğer tüm kamu kurum ve kuruluşlarının kendi bütçeleri veya tasarruflarındaki diğer kaynaklardan yapacakları yurt içi ve yurt dışı harcamaları ile taşınır ve taşınmazlarının kullanılmasında istenen tedbirlere uyacakları bildirilmiş.

 

Görüldüğü gibi neredeyse hiçbir kurum atlanmamış.

Ama nedense Sadece Cumhurbaşkanlığı ve TBMM Başkanlığı bu tasarruf tedbirlerinden muaf bırakılmış. Yani bu 2 kurum için tasarruf söz konusu değil.

Oysa tasarrufu önce en çok göz önünde olan kurumlardan başlatmak daha doğru ve daha inandırıcı olmaz mı?

 

Mesela sadece günlük masrafı 10 milyon liranın üstünde olduğu medyada yazılan, kendisine ayrılan bütçeyi bitirdiği gibi, % 30 fazla ek bütçe ve bilinmeyen miktarda örtülü ödenek harcadığı da basında açıklanan 1000 odalı sarayın masraflarının azaltılmasıyla işe başlansa; mesela 1000 odalı Saray varken, Çankaya köşkü varken, İstanbul’daki Saraylar varken Marmaris koyuna yazlık 300 odalı Saray yapmaktan, ne zaman ne kadar ve niçin kalınacağı bir türlü anlaşılamayan Van Gölü kıyısına yaptırılacak Saraydan vaz geçildiği açıklansa daha inandırıcı olmaz mıydı?

 

Bunlardan “itibar” için tasarruf yapılmadı

denilirse de artık itibarın güçle, şeffaflıkla, demokrasiyle olduğu herkes tarafından biliniyor.

 

Ayrıca devlet borçlanmalı olarak gerekli ve gereksiz yandaş müteahhitleri zengin eden yollar, köprüler, hastaneler ihale etmekten vaz geçilse, devlet borçlanmasının ABD dolarıyla yapılanlarının hemen Türk lirasına çevrilmesiyle tasarrufa başlansa halkımız daha memnun olmaz mıydı?

 

Ekonomimizin geleceğini ipotek altına alan, geçiş ve hasta garantili büyük altyapı projeleri, bunlar için yapılacak Hazine ödemeleri ve ayrıcalıklar gözden geçirilse önemli bir tasarruf olmaz mıydı?

 

Halk için hiç de önceliği olmayan tartışmalı ve kamuoyunu son derece rahatsız eden İstanbul Kanalı gibi projelerin iptali, hiç değilse ertelenmesi tasarruf açısından yararlı olmaz mıydı? Böyle bir uygulama salgın döneminde kaynak aktarılması gereken halkımızın mağdur kesimlerine daha inandırıcı gelmez miydi?

 

Evinizde musluklarınız ve klozetleriniz altın kaplama gibiyken, porsiyonları küçülterek, alış veriş listesi yaparak tasarruf sağlamaya çalışmak hem inandırıcı olmaz hem böyle tasarruf olmaz.

Tasarrufu fakir değil, devleti fakirleştirenler yapmalı bizce…”

 

Özetleyelim:

Yorumu tamamen sizlere bırakıyoruz.

 

Necdetbuluz@gmail.com

 

www.facebook.com/necdet.buluz