”YOK HÜKMÜNDE OLAN YÖK’Ü KALDIRACAĞIZ”

***CHP’NİN AKADEMİSYENLERİN UNVAN KADRO MAĞDURİYETLERİ HAKKINDA VERDİĞİ GENEL GÖRÜŞME ÖNERİSİ AKP VE MHP OYLARIYLA REDDEDİLDİ

CHP’Lİ ÖZDEMİR: DÜNYANIN HANGİ ÜLKESİNDE “DOÇENT UNVANLI ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ” “DOÇENT UNVANLI ÖĞRETİM GÖREVLİSİ” VAR?

*** YOK HÜKMÜNDE OLAN YÖK’Ü KALDIRACAĞIZ

Görüntü İndirme Bağlantısı: https://we.tl/t-Abykk0DajA

CHP’li Özdemir, “Üniversite yönetimlerinin kişisel tercihlerine göre verilen kadro ilanlarıyla birlikte, atamalar da akademik nitelikten uzak, liyakatten uzak, keyfî ve kişisel tasarruflarla yapılmaya devam ediyor. Doçent ve doktor öğretim üyesi unvanını almış ve bir yükseköğretim kurumunda görev yapan öğretim üyeleri, ilgili üniversitenin tüm akademik yükseltme kriterlerini sağlamalarına ve aradan uzun yıllar geçmesine rağmen kadro hakkından mahrum bırakılıyorlar” dedi.

Üniversitelerdeki akademik kadro sorunları ve yaşanan mağduriyetler hakkında CHP Grubunun verdiği genel görüşme önerisinin gerekçesini açıklayan CHP İstanbul Milletvekili Dr. Sibel Özdemir, bir akademisyen olarak her fırsatta üniversitelerin, akademisyenlerin sorunlarını komisyonların ve Genel Kurulun gündemine taşıdığını ifade ederek “Ancak kanun tekliflerimiz, araştırma önergelerimiz gündeme dahi alınmadı, kabul edilmedi, ortak bir çözüm ortaya konulmadı” dedi.

Özdemir, “Geldiğimiz aşamada özellikle 2018 yılından itibaren bu yönetim sistemiyle birlikte oldukça derinleşen kurumsuzlaşma, liyakati ortadan kaldıran kadrolaşma ve kamu yönetimdeki vasatlaşma sürecinde en büyük tahribat eğitimde ve özellikle de üniversitelerde yaşandı. Keyfî tercihlere göre atanan rektörlerle, yine yukarıdan aşağıya keyfî tercihlerle oluşturulan idare ve yönetim yapısıyla mevcut kanunları dahi uygulamayan ve daha ilerisi, liyakatsiz kadro süreciyle keyfî ve sorunlu bir sürecin önü açıldı” dedi. “Üniversite yönetimlerinin kişisel tercihlerine göre verilen kadro ilanlarıyla birlikte, atamalar da akademik nitelikten uzak, liyakatten uzak, keyfî ve kişisel tasarruflarla yapılmaya devam etti” diyen Özdemir, “Şeffaflıktan ve kurumsallaşmadan uzaklaşılmasıyla da üniversitelerde akademik kurullar neredeyse tamamen işlevsiz hâle geldi” dedi.

“Akademik kadrolar kurumun ihtiyacına veya akademik niteliği yükseltme önceliğine göre değil de belirli kişilerin kadroya alınmasına yönelik olarak veriliyor” diyen Özdemir, “Bu yönde örneklere hep beraber şahit olduk, işte, hepiniz biliyorsunuz; eş, dost, akrabaya ve kişiye özel kadro ilanlarıyla, hepimiz bu şikâyetlerle karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.

KEYFİ NEDENLERLE 20 BİN AKADEMİSYEN KADRO ALAMIYOR

Özdemir, konuşmasına şöyle devam etti:

“Bugün üniversitelerimizde yaşanan en büyük sorunlardan, mağduriyetlerden biri de unvan ve kadro sorunudur. Genel görüşme önerimizin gerekçesinde de bahsettiğimiz üzere, doçent ve doktor öğretim üyesi unvanını almış ve yükseköğretim kurumunda görev yapan bu öğretim üyeleri, ilgili üniversitenin tüm akademik yükseltme kriterlerini sağlamalarına rağmen, aradan uzun yıllar geçmesine rağmen kadro hakkından mahrum bırakılıyorlar. Yaklaşık 20 bin akademisyenimiz üniversite yönetimlerinin keyfî uygulamaları ve kişisel tercihleri nedeniyle görev yaptıkları üniversitede hak ettikleri doçent ve doktor öğretim üyesi kadrolarını alamıyorlar. Bizim dışımızda dünyanın hangi ülkesinde “doçent unvanlı araştırma görevlisi” “doçent unvanlı öğretim görevlisi”, böyle bir unvan karmaşası vardır, sormak istiyorum sizlere.”

KADRO ALAMAYAN AKADEMİSYENLER CİDDİ SORUNLAR VE MAĞDURİYETLER YAŞIYOR

“Unvan ve kadro karmaşası nedeniyle hak ettikleri kadroları alamayan akademisyenler çok ciddi sorunlar ve mağduriyetler yaşamaktadırlar, özlük haklarında büyük kayıplar var. Doçent unvanı alıyor ama kadroya atanamadığı için gerekli bir akademik çalışma ortamı bile sunulmuyor; akademik ve idari kurullarda görev alamıyorlar, fakülte ve bölüm kurullarına katılamıyorlar, derece, maaş, ek gösterge, yeşil pasaport gibi özlük haklarını alamıyorlar. Dahası, doçent kadrolarına atanamadıkları için profesör kadrolarına geçemiyor ve uzun yıllar beklemek zorunda kalıyorlar.”

AKADEMİSYENLER GEREKÇESİZ OLARAK GÖREVLERİNDEN UZAKLAŞTIRILDI

“Yine, başka bir sorun alanı olarak atanmış rektörlerin keyfî atamalarıyla birlikte Boğaziçi Üniversitesi başta olmak üzere, birçok üniversitede kişisel, keyfî, gerekçesiz, hukuksuz olarak birçok akademisyen akademik ve idari görevlerinden uzaklaştırıldılar.”

BAZI VAKIF ÜNİVERSİTELERİ YASAYI UYGULAMIYOR YÖK DENETİMİ ETKİSİZ KALIYOR

“Vakıf üniversitelerine gelecek olursak; bu üniversitelerde görev yapan akademisyenlerin özlük haklarının iyileştirilmesi için biz burada kanun çıkardık. Peki, neden uygulamıyor bu üniversiteler? YÖK bu konuda hiçbir denetim başlatmadı ya da başlatmış olduğu denetimleri soruşturmadı ve akademisyenler büyük mağduriyetler yaşadı.”

TAKİPSİZLİK KARARINA RAĞMEN KHK’LI AKADEMİSYENLER GÖREVLERİNE İADE EDİLMİYOR

“Yine üniversitelerde diğer bir sorun, KHK’yle hukuksuz ve gerekçesiz görevlerinden uzaklaştırılan akademisyenler. Şimdi, mahkeme karar verdi; haklarında takipsizlik kararı var, görevlerine iade kararı verdi. Yine o üniversitelerin keyfî yöneticilerinin inisiyatifiyle görevlerine başlayamıyorlar.”

LİYAKATSİZ YÖNETİCİLERİN İNİSİYATİFİYLE KADROLARA ATANAMIYORLAR

“Bir diğer sorun ise 2017 yılında başlatılan 100/2000 YÖK Doktora Programında yaşanıyor. Bu programı hep birlikte destekledik. Neydi bu program? Bu programla kamu ve özel sektörün nitelikli bilim insanı ve araştırmacı ihtiyacının karşılanması için 100 önemli tematik alanda 2 bin doktora araştırmacısı belirledik. Evet, seçilmiş bu araştırmacılar. Peki, ne oldu son altı yılda, hiç sordunuz mu? Bakın, bu programın bütün hedeflerinden uzaklaşıldı ve özel olarak seçilen bu araştırmacılar ciddi mağduriyetler yaşadılar. Şu an asgari ücretin altında burs alıyorlar ama benim için daha önemlisi, bu araştırmacılar, bu seçilmiş araştırmacılar istihdam ve kadro sorunları nedeniyle, yine o liyakatsiz yöneticilerin inisiyatifiyle kadrolara atanamıyorlar. Peki, YÖK ne yaptı bütün bu akademisyenlerin karşılaştığı sorunlar karşısında? YÖK bir görev ihmali yaparak gerekli önlemleri almadı.”

KİŞİSEL VE İDARİ TASARRUFLARINI ORTADAN KALDIRACAK ÖNLEMLER ALINMALI

“İşte bu nedenle, üniversitelerde akademik unvanlarını kazanan ancak idarenin keyfî tasarrufları nedeniyle kadrolarına, hak ettikleri kadrolarına atanamayan akademisyenlerin sorunlarının araştırılması, objektif kriterlerin belirlenmesi, özlük haklarının iyileştirilmesi, kişisel ve idari tasarruflarını ortadan kaldıracak tüm önlemlerin alınması için CHP Grubu olarak bir genel görüşme önerisi verdik ve bütün gruplardan bu önerimize destek istiyoruz.”

CHP İKTİDARINDA BİLİM İNSANLARI ÇALIŞMALARINI KEYİFLE YAPACAK

“Evet, bu dönemin sonuna geldik. Yeni yasama döneminde bu yönetim sisteminin yukarıdan aşağıya sirayet eden kişisel, keyfî uygulamalarına özellikle de tüm üniversitelerde bir son vereceğiz; zaten yok hükmünde olan YÖK’ü kaldıracağız, yerine gerçek anlamda görev yapacak bir planlama ve koordinasyon kurulu kuracağız. Ben buradan bütün bilim insanlarına, akademisyenlere seslenmek istiyorum: Hak ettikleri kadrolarda keyifle bilimsel çalışmalarını yapmaları için gerekli olan tüm kanunları burada CHP olarak Meclis gündemine getireceğimize söz veriyorum.”