Sahte hayatlar …..

DOĞRU VE HAKİKATIN MI YOKSA     MENFAATİN Mİ İZİNDEYİZ?
NEVZAT AKSOY
                                                               Değerli okuyucularımız          Sorgulanmayan bir yaşamın ve hayatın, artı ve eksi yönlü hayat penceresine bakılmaksızın, sırf ben merkezci bir kazanımın ekseriyetine kapılmış, bir dünyanın değirmenine su taşımakla, hakkı ve  adaleti bir bardağın boş tarafına bakarak, gerçekçi bir hayat analizimizi feda eden bir insanlığın, maalesef tükenmişliğinin  görünen bir senaryosunu yaşıyoruz.
Hayata ve yaşama, gerçek olay ve hadiselere hakkıyla bakabilme ve hakkaniyetli bir hakem olabilme duyu organlarımızı maalesef kaybettik. .Gözlerimizin önünde zuhur eden gerçeklere, kalbimizin de  bir o kadar emin olan olaylara, nefsimizin görünmeyen sinsi  planlarına, yenik düşerek hakkı kendi ağzımız la batıla ve yanlışa feda ettik.
      Adımız gibi emin olduğumuz doğru düzenler, kurallar, ve söylemlere adeta sağır olduk. Ülkemizde ve toplumlarımızda cereyan eden, adeta bir iklim gibi ülkemizi kuşatan, doğru doyum ve söylemlere kulak tıkadık, bir nevi Allah’ın bildiğini kuldan saklayarak, gerçek hakemliğimize birer sahte şahitler olduk.  Kendi ayaklarımızla suça ve yanlışa gidip, ellerimizle yapılan kötülük ve günahları hissetmez olduk. Kendi menfaatimiz için, kendi ellerimizle yaptığımız kıyım ve  nahoş olay ve hadiselere kendi  kendimize  fetvalar çıkardık.
Kısacası hayatı ve yaşamı doğru ve gerçeklere taraf olmamız gerekirken, hani hep ağzımızda pelesenk olmuş bardağın boş tarafına bakarak hayatın ve yaşamın özü ve hakikat tartısı olan o dolu tarafı ihmal ederek hep yaşamımızın eksik, ve tamamlanmamış bir hayatı kendimize yakıştırdık.  Tabi ki hayatlarımız, ve yaşamlarımız devam ederken, hep yarım kalmış, tamamlanmamış, sahte düzen ve menfaatimizin izinde kürek çekerek, iz düşüm ve taklit bir hayatın farkındalığında olmamıza rağmen bunu bir adet haline getirdik. Şimdi hayatlarımızda ve sosyal yaşantılarımızda doğru bir yol ve hakikatler dairesinde doğru bir adreste mesafe kat edeceğimize, inanmış süsü vermeye çalışıyoruz.
       Ağzımızın söylediğini kalbimiz; kalbimizden geçeni de ağzımız samimi bir şekilde tatbik etmedikçe, yaşamlarımızın ve duyumlarımızın gerçek rengini açığa vuramayacak, adeta gerçek his ve duygularımızın yalancı bir kimlikten kurtaramayacağız.
Saygı ve sevgilerimle.