PKK ve PYD konusunda gerçekleri görebilmek…

PKK ve PYD konusunda gerçekleri

görebilmek…

Necdet SİVASLI

Bugünlerde Suriye’deki PYD konusunu sıkça gündeme taşıyoruz. Hiç kuşkusuz bunun nedenleri var. PKK’nın devamı ve Suriye kolu PYD şu anda Amerika başta olmak üzere dış güçlerce “meşru” bir örgüt olarak kabul ediliyor. Ancak örgütün PKK’nın devamı olduğunu iç içe girdiğini de biliyoruz.

Aslında işin sıkıntılı yanı şu:

YPG’nin askeri kanadı PYD, IŞİD karşıtı verdiği mücadelede Batı’ya yakınlaştı ve hayranlık uyandırdı. 2 yıldır Batı kamuoyunda PKK’nın konumuna bakmaksızın YPG ve PYD’nin “özgürlük savaşçıları” olduğu ve medeniyeti savundukları algısı güçleniyor. İşte bu tutum ve gidişat Türkiye’nin aleyhine işliyor.

Bir başka sıkıntı da PYD konusunda Amerika-Türkiye ilişkilerinde yaşanıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’ye konu ile ilgili olarak hep şu soruyu sordu, “bizimle misiniz, PYD ile mi” diye.

Cumhurbaşkanının bu sorularına ne ABD Başkanı ne de Amerikan Dışişleri Bakanı’nın yanıt verdiğini görmedik. Erdoğan’a yanıt, bir bakanlık sözcüsünden geldi. Sözcü açık açık Amerika’nın PYD/YPG’yi seçtiğini ilan etti. Erdoğan bir kez daha sordu, cevap yine değişmedi. ABD, Erdoğan’a dedi ki “biz PYD/YPG ile çalışmayı tercih ediyoruz. Türkiye elbette müttefikimizdir ama, bu konuda farklı düşünüyoruz.”

Aslında Amerika da diğer müttefikleri de PYD’nin PKK’nın devamı olduğunu çok daha iyi biliyor. PYD güçlerine sağlanan silahların PKK’nın eline geçtiği ve bunların güvenlik güçlerimize karşı kullanıldığını da biliyorlar. Bütün uyarılara ve dostlukların gölgelenmesine rağmen bu noktada PYD’yi Türkiye’ye tercih ediyor ve “PYD güçleri IŞİD’a karşı kahramanca çarpışıyor” diyorlar.

Tüm bu açıklamaların ne anlama geldiğinin yorumunu sizlere bırakıyoruz.

YPG, Suriye’nin kuzeyinde elde ettiği hâkimiyetini genişletebilir ve kalıcı hale getirebilirse, ortaya çıkacak siyasi yapının bir Bağımsız Kürdistan olacağına kesin gözü ile bakılıyor. İşte PKK’nın da bu şemsiye altında hem de silahlarını bırakmadan “meşru” bir yapı kazanması hiç de sürpriz olmayacaktır.

Bugün, Türkiye içinde terör örgütü PKK ile güvenlik güçlerimizce verilen mücadelede ne kadar başarı elde edersek edelim, sınırlarımızın dışında bu örgütün başka şekillerde karşımıza bu kez hem de “meşru” olarak çıkacağı görülüyor. Dış güçler şimdi buna çalışıyorlar.

Amerika’dan sonra, Fransa da özel kuvvetlerini YPG güçlerine destek için Menbic yakınlarına gönderdi. Fransızlar istihbarat, mühimmat, silah yardımı, hava desteği, askeri eğitim ve doğrudan askerleriyle çatışmalara katkı veriyorlar. Fransızların bölgede bir de askeri üs kuracakları haberlerini alıyoruz.

Suriye, dış güçlerce parselleniyor.

Bu bölgede 300 civarında ABD özel kuvvet askerinin bulunduğu biliniyor. Fransızların gelişiyle birlikte YPG çok büyük bir desteğe kavuşmuş oldu. İngiliz Özel Kuvvetleri’nin de daha önce Suriye’de PYD’lilerin yanında olduğunu da anımsayacak olursak, buradaki durumu ve şekillenmeyi daha iyi kavramış oluruz.

Türk ve Türkiye düşmanı Kuzey Irak’taki Peşmergebaşı Barzani’nin de bu sisli havada ortaya çıkması ve Kuzey Irak ile Suriye arasında PYD’lilere kapı açması da kurulmakta olan tezgâhın bir başka ayağını oluşturuyor.

Öte yandan Rusya’nın hem PYD, hem de terör örgütü PKK’ya nasıl bir destek verdiğini burada söylemeye gerek görmüyoruz.

Özetle yanı başımızda bize kurulmuş olan tuzağı sadece seyredebiliyoruz.

Rusya uçağının düşürülmesi olayının da bizi bu tuzağa düşürmek için önümüze konulan büyük bir tezgâh olduğunu da giderek daha iyi anlamaya başladık. Uçak düşürme olayının bize nasıl pahalıya mal olduğu görmekteyiz.

Konu sadece turizm ve ticaret ile de bağlantılı olmaktan çıkmış durumda. Her geçen gün bunun sıkıntılarını daha da yaşayıp görmekteyiz. Rus uçağının düşürülmesi ile gelen sıkıntıların da kolaylıkla atlatılamayacağını da görebilmekteyiz.

Daha önceki yazılarımızda hep vurgulamaya çalıştık, yineleyelim:

Bizi iç işlerimizle, PKK ve IŞİD terör örgütleri ve bombalı suikastlarla meşgul edip, yormaya çalışıyorlar. Suni gündem yaratıp, dikkatlerimizi başka yönlere çeviriyorlar. Suriye ve yanı başımızda bizi daha da rahatsız edecek ve bölünmeye sürükleyebilecek Bağımsız bir Kürt Devleti’nin temellerini atıyorlar.

Dikkat edilecek olursa Kuzey Irak Kürt Yönetimi ile, PKK’nın Suriye ayağı PYD arasında köprü kurulacak ve ileride birleşmesi sağlanacak koridorun da sınırın açılması ile gerçekleştirilmeye çalışıldığını gözlemliyoruz. Daha önce öne sürdüğümüz “kırmızı çizgilerimiz” ise alt-üst olmuş durumda.

Her ne kadar artık “Düşman azaltıp, dost çoğaltalım” deniliyorsa da, bunda bir hayli geç kalınmış olduğunu da görebiliyoruz. Bugünlere sürüklenmemizin en büyük nedenlerinin başında yanlış dış politikalar, bunun getirdiği düşmanlıklar geliyor.

necdetbuluz@gmail.com

www.facebook.com/necdet.buluz