TARİHE IŞIK TUTAN DESTANLAR

TARİHE IŞIK TUTAN DESTANLAR YAHYA AKSOY
“Bütün Türk edebiyatını terazinin bir gözüne,Dede Korkut’u öbür gözüne koysanız, yine Dede Korkut ağır basar.”
Bu sözü, Türk edebiyatı tarihinin en büyük bilgini Prof. Fuat Köprülü , Dede Korkut hikâyelerinin-destanlarının değerini ifade etmek için söylemiştir.
“Dede Korkut Destanları” kitabı, besmele ile başlamakta ve devam etmekte:
” Resûl aleyhisselâm zamanına yakın Bayat boyundan Korkut Ata derler bir er ortaya çıktı. O kişi Oğuzun tam bilicisi idi.Ne derse o olurdu. Gaipten türlü haber ssöylerdi. Hak Taâla onun gönlüne ilham ederdi.”
Korkut Ata, Oğuz kavminin Müşkülünü hallederdi.Her ne iş olsa Korkut Ata’ya danışmayınca yapmazlardı. Her ne ki buyursa kabul ederlerdi.Sözünü tutup tamam ederlerdi.
Korku Ata söyledi: Âhir zamanda hanlık tekrar Kayıya geçecek.Kimse ellerinden alamayacak.” (Bu dediği Osmanlı neslidir…)Daha buna benzer sözler söyledi.
BAMSI BEYREK DESTANI
“Kam Gan oğlu Bayındır yerinden kalkmıştı. Kara yerin üstüne ak otağını diktirmişti. Alaca gölgeli gök yüzüne yükselmişti. Bin yerde ipek halıcığı döşenmişti.ç oğuz,Dış Oğuz beyleri Bayındır Hanın sohbetine toplanmıştı. Pay Püre Bey de Bayındır Hanın sohbetine gelmişti.
Bayındır Hanın karşısında Kara Göne oğlu Kara Budak yaya dayanıp durmuştu. Sağ yanında Kazan oğlu Uruz durmuştu. Sol yanında Kazılık Koca oğlu Bey Yiğenek durmuştu. Pay Püre Bey bunları gördüğünde âh eyledi, başından aklı gitti,mendilini eline aldı, böğüre böğüre ağladı.
Böyle edince kudretli Oğuzun arkası Bayındır Hanın güveyisi Salur Kazan kaba dizinin üzerine çöktü,gözünü dikerek Pay Püre Beyin yüzüne baktı,der: Pay Püre Bey ne ağlayıp bağırıyorsun? Pay Püre Bey der Han Kazan nasıl ağlamayayım, nasıl bağırmayayım, oğulda nasibim yok, kardeşte kaderim yok…
Böyle diyince kudretli Oğuz Beyleri,yüzlerini göğe tuttular,el kaldırıp dua eylediler, Allah Taâla sana bir oğul versin dediler…
Bunun üzerine bir kaç zaman geçti.Allah Taâla Pay Püre Beye bir oğul verdi.Pay Piçen Beye bir kız verdi. Kudretli Oğuz Beyleri bunu işittiler,şâd olup sevindiler…
Pay Pürenin oğlu beş yaşına…on yaşına… on beş yaşına girdi.Dönüp baksa, çalımlı,kartal hünerli bir güzel iyi yiğit oldu…
O zamanlarda bir oğlan at binip ava gitmese kendisine ad koymazlardı…Atladı ava çıktı…Baş kaldıran kafirleri öldürdü,gaza eyledi,bezirgânların malını kurtardı…
Bezirgânlar der: Bey yiğit bize sen erlik işledin,gel şimdi beğendiğin maldan al dediler…Yiğidin gözü bir deniz tayı boz aygırı tuttu, bir de altı kanatlı gürzü, bir de ak kirişli yayı tuttu. Bu üçünü beğendi…
Pay Püre Bey kudretli Oğuz beylerini çağırdı misafir etti.Dedem Korkut geldi.Oğlana ad koydu Der: “Karşı yatan kara karlı dağlardan aşar olsa/ Allah taâla senin oğluna aşıt-geçit versin/ Kanlı kanlı sulardan geçer olsa, geçit versin/ Kalabalık kâfire girince/Allah taâla senin oğluna fırsat versin/Sen oğlunu ban,sam diye okşarsın/Bunun adı boz aygırlı Bamsı Beyrek olsun/ Adını ben verdim, yaşını Allah versin.”
Bamsı Beyrek ile Pay Piçen Beyin kızı Banı Çiçek’in mutlu öyküsü destanın sonunda…