TARİHE IŞIK TUTAN SERGİ

İNÖNÜ VAKFI’NIN TARİHE IŞIK TUTAN
“DEMOKRASİYE GEÇİŞ ÇABALARI:” 1945-1950 SERGİSİ

YAHYA AKSOY
Müzeye dönüştürme çalışmaları devam eden ve Pembe Köşk olarak bilinen İsmet İnönü Evi’nde 29 Ekim
Cumhuriyet Bayramı nedeniyle “Demokrasiye Geçiş Çabaları: 1945-1950” konusu sergi açıldı.
İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün kızı ve İsmet İnönü Vakfı Başkanı Özden Toker, AA muhabirine
Pembe Köşk olarak bilinen İsmet İnönü Evi’nde açılan sergiye ilişkin bilgi verdi.
Müzeye dönüştürme çalışmaları devam eden Pembe Köşk’ün yılda iki defa halka açıldığını ve her
seferinde değişik konuların işlendiğini belirten Toker, bu yıl da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla,
“Demokrasiye Geçiş Çabaları: 1945-1950” konulu fotoğraf, belge ve obje sergisini açtıklarını söyledi.
Pembe Köşk’ün aslında Cumhuriyet’in kuruluşu ve sonrasında yaşananlara ışık tutan özel bir mekan
olduğunu dile getiren Toker, “Bu sefer babamın az çok bütün hayatını görebiliyorsunuz. İlk kısımda
Kurtuluş Savaşı’ndaki babamı, Batı Cephesi Komutanı olarak o zaman yaşananları, kıyafetleri,
madalyalarıyla birinci odada gösteriyoruz.” dedi.
Köşkün ikinci odasında daha çok İnönülerin aile hayatının anlatıldığını, Mevhibe İnönü’nün, kendisinin ve
kardeşlerinin kıyafetlerinin bulunduğunu aktaran Toker, annesinin her şeyi titizlikle sakladığı için bugün
sergilenebildiğini söyledi.
Yemek odasında kurulu vaziyette bir sofra bulunduğunu söyleyen Toker, bu odada Mustafa Kemal
Atatürk’ün gelip arkadaşlarıyla akademik yemekler yediği bilgisini paylaştı.
Kendisinin de Atatürk’ün manevi kızı Ülkü Adatepe sayesinde o masada birkaç kez bulunma şansını
yakaladığını anlatan Özden Toker, şöyle devam etti:
“Atatürk kendisi gelirken Ülkü’yü de buraya getirirdi, biz onunla yukarı çıkar bebek oynardık sonra yemek
saati gelince bizi aşağı çağırırlardı. Onlarla beraber yemek yerdik. O dönem Türkiye’de yapılacak çok iş
vardı ve onlar bu masada konuşulurdu, karar verilirdi. Atatürk herkesin fikrini sorardı ona göre karar
verilirdi. Ben de bunlara şahit oldum. Sonra balo kısmı var. Balo kısmında da yine Atatürk’ün arzusuyla
1927 yılında 22 Şubat’ta orada balo veriliyor. Balo derken toplantı salonu olarak düşünün. Oraya her
zaman bayramlarda Atatürk gelir, Türkiye’nin her yerinden gelen çocuklar, büyükler orada Atatürk’ü
görme fırsatı bulurlardı.”
Güncel konulara ışık tutan sergiler.
Toker, Balo Salonu’nda Cumhuriyet’i ilgilendiren, güncel konularla da bağlantılı sergiler düzenlediklerini
anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu evde her zaman bizim hayatımız, babamın hayatı var ama ilave olarak da yaşanan bir olayı
anlatıyoruz. Bu sefer de işte çok partili rejime geçiş, onun çabası, demokrasiye geçiş çabası. Onun ilk
başlangıçta nasıl seçimin iki aşamalı olduğu. Burada ilk önce seçmenler seçiliyor ve ondan sonra onlar
seçime girebiliyor. Herkese seçim hakkının verildiği dönemler, oyların gizli olduğu açık sayıldığı, o
dönemler kısım kısım aktarılıyor. Nasıl bu zamana gelinmiş, Demokrat Partinin kuruluşu. Partinin
kurulduğunda CHP ile arasında yaşanan tartışmalar. Hepsi bu sergide yer alıyor. O zaman babamın
cumhurbaşkanı olarak tartışmalara son vermek için CHP’den Nihat Erim, Demokrat Partiden de Nuri
Özhan’ı alarak yurt gezileri yaptığı döneme ilişkin belgeler bulunuyor. 1947 ve 1948’de gerçekleşen iki
uzun yurt gezisi yaptı babam. O seyahatte ben ve annem de yanındaydık. Babam her gittiği yerde önce
Demokrat Partiye gider onlarla temas eder, yaptığı bütün toplantılara Demokrat Partililerin de CHP’liler
kadar gelmesini isterdi. Böyle bir dostluk seyahati olarak onları göstermeye çalıştık.”
Serginin 1 Aralık’a kadar gezilebileceğini bildiren Özden Toker, gençlere de bir çağrıda bulundu.
Serginin özellikle gençler için açıldığını belirten Toker, “Erdal ağabeyim babamı kaybettikten 10 yıl sonra
böyle bir aile vakfı kurmamızı istedi. Bu evde çok şeyler yaşandı. Şans eseri İsmet Paşa’nın evinde
doğduk. Bütün Kurtuluş Savaşı’nı yapanları gördük. Annem de maharetle bütün yaşananların anılarını
saklamış. Bunları biz üç kardeş aramızda da paylaşabilirdik ama bizim buna hakkımız yok. Erdal
ağabeyim bize bu fikri vermişti. 10 yıl sonra bu vakıf kuruldu. Bu vakfı devamlı müze haline getirmeye
çalışıyoruz.” diye konuştu.
Özden Toker, Pembe Köşk’ün yanı sıra İsmet İnönü’nün İzmir’de doğduğu evi, Heybeliada’daki sayfiye
evini müzeye dönüştüreceklerini sözlerine ekledi.

Yurdumuzun dört yanından öğrencilerin ilgiyle görmek istediği bu tarihi sergiye, başta Sayın Özden
Toker olmak üzere emeği geçenleri kutluyorum.

Yahya Aksoy