Atina ne yapmak istiyor ?

Bugünlerde yeniden gündeme gelen Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerginlik aslında çok eskilere dayanıyor.
Atina-Ankara arasında zaman zaman ortaya çıkan bu anlaşmazlıklar ,şimdiye kadar sıcak temasa geçilmeden karşılıklı yumuşamalarla çözülmüş olsa da iki ülke bu kez neredeyse çatışma noktasına kadar gelmiş durumda.
Bugün olduğu gibi akın geçmişte de Türk ve Yunan savaş uçakları, Ege’de sık sık karşı karşı geliyor,Savaş gemilerimiz tatbikatlarda birbirlerini neredeyse teğet geçiyordu.
Göründüğü ve anlaşıldığı kadarıyla bu kez durum sanki daha ciddi…
Acaba başta Avrupa Birliği olmak üzere Mısır gibi bazı Arap ülkelerini de arkasına alarak Atina bu ,işleri çözeceğini mi sanıyor ?
Sakın denemeye kalkışıp böyle bir çılgınlığı düşünmesin.Sonları hüsran olur.Bizden hatırlatması.
İsterseniz gelin diplomatların gözüyle hazırlanan Türk-Yunan ilişkilerinde temel sorunlara bir göz atalım:

Kıta sahanlığı: Yunanistan’a göre, Türkiye ile hukuki tek anlaşmazlık kıta sahanlığı konusunda, diğer konular ise kıta sahanlığı probleminin bir devamı. Atina, Ege’de kendisine ait ada, kayalık vs. uluslararası hukuk çerçevesinde kıta sahanlığına sahip olduğunu ve sorunun çözülmesi için Lahey Adalet Divanı’nı gidilmesini istiyor. Türkiye ise, anakarasına yakın formasyonların Türkiye’nin coğrafi devamı olduklarından hareketle, kıta sahanlığının ikili müzakerelerle belirlenmesini istiyor.

Hava sahası: Yunanistan 1932’de Ege’deki hava sahasını 6 milden 10 mile genişletince hava sahası sınırları Türkiye ile anlaşmazlık konusu oldu. Türkiye ve NATO ülkeleri, hava sahası genişliğini, karasuları kadar, yani 6 mil olarak tanıyor. Atina, Ege’de Türk savaş uçaklarının 6-10 mil arasında kalan bölgedeki uçuşlarını ise ihlal sayıyor.

Karasuları: Türkiye, Ege’deki karasularının genişliği 6’şar mil olduğunu savunurken Yunanistan ise 12 mil olduğu iddiasında. Yunanistan Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne (1982) dayanarak, karasularını Ege’de 12 mile genişletme hakkına sahip olduğu iddiasında. Türkiye ise bunu savaş sebebi sayıyor. Türkiye, Ege’nin özel şartlara haiz bir yarı kapalı deniz olduğunu, Yunanistan’ın dayandığı sözleşmenin açık denizler için geçerli olduğunu söylüyor.

Adaların silahlanması: Yunanistan, Limni-Semadirek adalarını, 1936 tarihli Montrö Antlaşması’na dayandığı savıyla silahlandırdı. Türkiye, bu anlaşmanın bu adaları kapsamadığını ve 1923 Lozan Antlaşması gereğince silahsız olmaları gerektiğini savunuyor.

FIR hattı: Yunanistan, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’nün sivil uçaklar için uçuş bildirim bölgelerini (FIR hattı) egemenlik hakkı görüyor ve FIR hattının Türk kıyılarına teğet geçen R-19 hava koridorunun, iki ülkenin Ege sınırını oluşturduğunu savunuyor. Atina, bu koridorun Türk savaş uçakları tarafından geçilmesini ihlal sayarken Türkiye sivil uçaklarla ilgili düzenlemeleri askeri uçuşlarla bağlantılı görmüyor.

İhtilaflı bölgeler: Yunanistan, Ege’de uluslararası ve ikili anlaşmalarla aidiyeti belirlenmemiş formasyonları, Lozan Antlaşması’nda belirtildiği üzere Türkiye kıyılarından üç mil uzak olmaları halinde egemenlik bölgesinde sayıyor.

Azınlıklar: Türkiye, Yunanistan’ın Batı Trakya’daki Türklerin dini özgürlüklerini ve eğitim haklarını kısıtladığını, Lozan Antlaşması’nda yer almasına rağmen, Batı Trakyalı Türklerin kendi dini liderlerini belirlemelerine izin vermemesini eleştiriyor. Yunanistan ise, Türkiye’nin Fener Rum Patrikhanesi’nin ekümenik statüsünü tanımamasından rahatsız. Atina hükümeti ayrıca Ankara’dan, Heybeliada’da Ruhban okulunun açılmasını ve ülkedeki azınlık vakıflarına daha önce el konulan mallarının iadesini de istiyor.

Anlaşılan o ki bu sorun öyle kolay kolay çözülecek gibi görünmüyor.

Ender YOLDAR