” KENT BİR YILDA İNŞA EDİLEBİLİR Mİ?” 

TMMOB Şehir Plancıları Odası ” KENT BİR YILDA İNŞA EDİLEBİLİR Mİ?”  diye  sorduğu yazılı açıklamasında ;

  1. ”Kentler yalnızca barınma değil aynı zamanda sosyalleşme, çalışma, kendini yeniden üretme alanlarıdır. ”
  2. görüşlerine yer verdi.
  3. TMMOB Şehir Plancıları Odası  nın yaptığı açıklama şöyle:
  1. Kentler, yüzyıllarca süren sosyal, kültürel, siyasal etkileşimlerin ve toplumsal inşa süreçlerinin ürünleri olarak ortaya çıkarlar.

Kent kültürü, kent kimliği, kentlilik bilinci, kente karşı hissedilen aidiyet, kentsel bellek gibi kavramlar kenti kent yapan temel kavramlarken diğer taraftan toplumsal kimliğin oluşmasının da temel unsurlarıdır.

  1. Kentler yalnızca barınma değil aynı zamanda sosyalleşme, çalışma, kendini yeniden üretme alanlarıdır.

Bu çerçevede kentlerin insanların istihdam, ulaşım, konaklama, rekreasyon, sağlık, eğitim gibi farklı ihtiyaçlarına cevap verebilmesi gerekir.

  1. Sadece zemini sağlam olduğu için tarihsel bağlamından kopuk biçimde birbirine benzeyen yeni konutlar inşa ederek elde edilen “yapılı çevre” kent olarak tarif edilemez.
  2. Tüm bu süreç sonunda, bahsedilen rakamlara ulaşılsa dahi, kentlerin beton mikserleriyle inşa edileceğini düşünen anlayış başarısız olmaya mahkumdur.

5.Yıkım yaşayan yerleşimlerde yıkıma sebebiyet veren tüm sorunlar analiz edilmelidir. Deprem sonrası ortaya çıkan demografik değişimin boyutu ortaya çıkarılmalıdır.

Yaşadığımız yıkım kent ölçeğinde olduğu için, yeniden inşa da kent ölçeğinde düşünülmelidir.

  1. Halihazır haritaların, yerbilimsel etütlerin güncellenmesi gereklidir.

Depremden zarar gören kamu yapıları, hastaneler, okullar, sosyo-kültürel tesisler ve fiziki altyapıya ilişkin analiz çalışmaları yapılmalıdır.

Sağlıklı fiziksel inşa süreçleri ancak tüm bu analizler yapıldıktan ve veriler güncellendikten sonra sakınım önlemlerini içeren bütüncül planların katılımcı bir şekilde hazırlanması, onaylanması ve kamuoyuyla paylaşılması sonrası mümkündür.

  1. Bu nedenle, bir yılda belli sayıda bina inşa edilebilir ama bir yılda kent inşa edilemez.
  2. Olması gereken; kısa ve orta vadede nitelikli geçici barınma alanları kurgulanarak depremzede yurttaşların temel ihtiyaçlarının giderilmesi; yüzyıllar boyunca yaşayacağımız kentlerin aceleye getirilmeden, kimliksizleştirilmeden, akılla, bilimle, planla ve toplumsal olarak yeniden ayağa kaldırılmasıdır.

TMMOB Şehir Plancıları Odası

LGİLİ KURUMLARA DEĞİL; HALKIMIZA SESLENİYORUZ:

Geleceğimizin de yıkıma uğramaması için bu akıl dışılığı hep birlikte durduralım!

 

6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen depremlerin ardından mesleki ve teknik bilgimizi halkımızın hizmetine sunmak adına ilgili kurumlarla işbirliğine hazır olduğumuzu belirterek, ürettiğimiz  rapor ve dosyalar ile sürece katkı sunmaya çalıştık.

Üzülerek ifade etmek isteriz ki tüm bu çabalarımız karşılık bulmadığı gibi akıl ve bilimle bağdaşmayan, alelacele kararlar birbiri ardına alınmaya devam etmektedir.

Bugün Resmi Gazete`de (24.02.2023/32114),  deprem bölgesinde yerleşme ve yapılaşma hususlarını belirleyen 126 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayınlanmıştır. Bu kararnamenin 2. Maddesi (4) numaralı bendi uyarınca köy yerleşim alanları dahil, kesin iskan alanlarında ve mevcut kentsel alanda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı`nca onaylanacak plan ve imar uygulamaları beklenmeksizin, jeolojik etüt raporu ve zemin etüdü raporu doğrultusunda Bakanlıkça onaylanacak vaziyet planına ve düzenlenecek yapı ruhsatına göre uygulama yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu düzenleme planlama meslek alanını yapılaşma sürecinden tamamen dışlayan, kentleşmeyi ve kentsel yaşamı tamamen yer bilimsel verilere bağlı kurgulanacak bir mühendislik olgusu olarak gören sığ ve akıl dışı yaklaşımdır. Yapılaşma süreçlerine ilişkin 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili yönetmelikleri tamamen devre dışı bırakan ve yöre halkının katılım ve itiraz imkânlarını ortadan kaldıran bir süreç başlatılmıştır. Bununla birlikte yürürlükteki mer`i mevzuat gereğince imar planı yapım sürecinde yerine getirilmesi gereken birçok analize, çalışmaya ve kısıtlara uyma zorunluluğu da ortadan kaldırılmıştır.

Yalnızca konut alanlarının bir an önce inşa edilmesi konusuna odaklanmış; en temel bilimsel ve teknik gereklilikleri bile dışlayan bu yöntemle kadim bir geçmişe sahip kentlerimizin yeniden inşa edilemeyeceği açıktır. Yüzlerce yıl boyunca yaşamlarımızı sürdüreceğimiz kentlerimizde nitelikli, refah düzeyi yüksek yaşam alanları kurgulamak adına yapılması gereken en temel iş; kır-kent ilişkisini, sosyal yaşamı, kent kültürünü, kent ekonomisini  ve yöre halkının tüm gereksinimlerini kapsamlı bir biçimde ele alan bütüncül bir planlama sürecini başlatmaktır.

Şehir Planlama mesleğini dışlayarak kent inşa etmeye çalışma düşüncesi başarısız olmaya mahkumdur.

İlgili makamların planlama meslek alanının tüm gerekliliklerini reddeden, planlamayı sadece süre kaybı olarak gören, yaşanan kayıplardan, felaketten ders çıkarmayan bu anlayışı karşısında tüm halkımıza sesleniyoruz:

Geleceğimizin de enkaza dönüşmemesi için bu akıl dışılığı birlikte durdurmaya; yaşam hakkımıza, bilime, tekniğe, geleceğimize sahip çıkmaya çağırıyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyururuz.